Erdoğan'ın en büyük eseri!

ANKA’nın Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerinden yaptığı hesaplamaya göre AKP iktidarının 7 yılını kapsayan 2003-2009 döneminde yabancılar, Türkiye’deki doğrudan yatırımlarından elde ettikleri kârların 11 milyar 508 milyon doları ile borsa, devlet iç borçlanma senetleri gibi finansal araçlara yaptıkları portföy yatırımlarından kazandıkları 22 milyar 562 milyon doları yurt dışına transfer etti.
Böylece anılan dönemde Türkiye’de elde edilen kârların 34 milyar 70 milyon dolarlık bölümü ülkeden çıkarak, başka ekonomilere akmış oldu.
Türkiye’den yabancıların 25 yıllık dönemde yaptıkları kâr transferlerinin toplamı ise 49 milyar 967 milyon dolar düzeyine ulaştı.

* * *

“Babalar gibi satarım” lafıyla tarihe geçen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2007’nin Mayıs ayında “TMSF tarafından yapılan işlemler ve Ulaştırma Bakanlığının İstanbul, Ankara ve Antalya havaalanlarının yap-işlet-devret sözleşmeleri dahil edildiğinde, hükümetimiz döneminde gerçekleştirilen özelleştirme 40 milyar dolara ulaşmaktadır” açıklamasında bulunmuş, aralarında TÜPRAŞ, ERDEMİR, Türk Telekom gibi global ölçekte büyük kamu kuruluşlarının özelleştirilmesinin tamamlandığını hatırlatmıştı!
Tayyip Erdoğan da “40 milyar dolarlık özelleştirme yaptık” sözünü, bir başarı göstergesi olarak kullanmıştı.
Yerli yatırımcıların alımlarını çıkarırsak,
7 yıl içinde yabancıların özelleştirmeye yatırdıkları para ile Türkiye’de kazanıp yurt dışına çıkardıkları para aynı miktarda.
Bu durumda özelleştirme ne anlama
geliyor?
Yabancılar, yedi yıl içinde 34 milyar dolar yatırdı, Türkiye’nin bütün stratejik kuruluşlarının tapusunu üzerine aldı. Verdikleri parayı yedi yıl içinde kazandılar. Yedi yılın sonunda, Türkiye’nin elinde hiçbir stratejik kuruluş kalmadığı gibi bu şirketlerin kârları da yurt dışına aktı.
İşte Tayyip Erdoğan hükümetlerinin en büyük eseri budur.


-----------------------

Atalay, niçin kişisel açıklama yapmadı?
Diyarbakır eski milletvekili Hatip Dicle, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’ün 15 Ekim 2009’da İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştüğünü söylemiş ve bu görüşmede Bakan Atalay’ın “Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hâkim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK’lılar geldikleri gibi geçecekler” dediğini iddia etmişti.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bu konuda kişisel açıklama yapmak yerine kurumsal açıklama yaptırmayı tercih etti.
İçişleri Bakanlığı açıklamasında, “Atalay’ın Ahmet Türk’e söylediği iddia edilen ifadeler gerçek dışıdır. İç güvenlikten sorumlu bir Bakanlık olarak, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bakanlık Müsteşarı Osman Güneş’i iller arasında güvenlikle ilgili koordinasyonu sağlamak üzere görevlendirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir. Giriş yapanlarla ilgili tüm işlemler bağımsız yargı organlarının görev ve yetkileri dahilinde ve hukuki çerçevede gerçekleşmiştir. Bu konuda Bakanlığımızın bir müdahalesi olmadığı gibi, söz konusu da olamaz” denildi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bu açıklamayı yeterli görmemiş olacak ki konuyla ilgili olarak Başbakan ve İçişleri Bakanı hakkında gensoru önergesi vereceklerini bildirdi.
Atalay, bu konuda kamuoyuna bizzat açıklama yapmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları