Erdoğan’ın “azınlık yaratma” girişimi!

Türkiye’nin gündemi, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bir kaset sebebiyle istifası, geri dönüp dönmeyeceği veya yerine kimin geleceği, ayrıca Rusya ile imzalanan Mersin’de nükleer santral kurulması ve karşılıklı olarak vizelerin kaldırılması anlaşmaları ile dolu.
Biz bu iki meseleye önceki yazılarımızda değindik.
Rusya ile stratejik işbirliği Türkiye’nin ABD ve AB cenderesinden kurtulması için çok önemlidir ve bu konuda atılan bütün adımları desteklemek gerekir. Bugüne kadar bütün icraatlarını eleştirdiğimiz Erdoğan hükümetlerinin ABD ve AB’ye diğer bütün alanlarda teslimiyet politikaları sürdürdüğünü de tekrar vurgulamamız gerekiyor. Bu çelişkiyi herhalde sadece Tayyip Erdoğan ve arkadaşları izah edebilir!
***
AB’nin baskısıyla hazırlanan yasalardan biri Kalkınma Ajansları idi. Yasa ile kurulan ajansların başkanlığını devletin valileri yapmaktadır. Organizasyon, Başbakanlığa bağlıdır.
Şimdi bu ajansların ne ile uğraştığını Yaşar Keskin’in mektubundan okuyalım:
“Sayın Arslan Bulut,
Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Ajansları aracılığıya çeşitli isimlerde hibeler vermektedir.
Konya’da Kurulu Mevlana Kalkınma Ajansı da bunlardan biridir.
Mevlana Kalkınma Ajansının internet sitesi mevka.org.tr sitesinde güncel hibe duluruları bölümünde “IPA - Azınlık/Hassas Grupları Temsil Eden Örgütlerle Ortaklık Projelerinin Desteklenmesi /AB” başlıklı bir duyuru görürsünüz.Duyurunun içeriğinde de şöyle deniliyor:
- Projeler, azınlıklar ve hassas grupların sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan dâhil edilmeleri konusunu (kadın, engelliler vb.nin toplumla bütünleşmeleri) ve özellikle aşağıda belirtilen hususları ele alarak AB müktesebatı kapsamındaki öncelikler üzerinde odaklanmalıdır:
- İnsan haklarının pekiştirilmesi; örneğin idari işlemlerde azınlık kayıtlarının hatasız bir şekilde yapılması (belgelere erişim ve resmi evraklarda isim ve soyadlarının doğru şekilde yazılması gibi) ve eğitim, istihdam ve sosyal yardımlara eşit erişim;
- Azınlık dillerinin idari kurumlar ve okullarda kullanımı özelinde, kimliklerinin ve kültür miraslarının korunması.
Destek miktarı: Programın toplam bütçesi 2.500.000 Avro’dur. Proje başına asgari hibe miktarı: 100.000 Avro, azami hibe miktarı: 300.000 Avro’dur.”
***
Şimdi bu ne demek?
Türkiye, Başbakanlık ve valilikler eliyle Anayasa’ya aykırı olarak, AB’nin parasıyla ülkede yeni azınlıklar oluşturulmasına izin veriyor demektir. Bu bir Anayasa suçu ve suçu işleyen hükümet olduğuna göre davaya kim bakar?
Elbette Anayasa Mahkemesi!
İşte AKP’nin dayattığı Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısının değiştirilmek istenmesinin sebebi bu gibi uygulamaların hesabının sorulması ihtimalidir.
***
Emperyalizmin boyunduruğunda süren başka bir uygulamaya bu defa BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş işaret etti ve hükümetin et ithalatı kararını eleştirerek, “Tarım sektörü bittiği gibi hayvancılık sektörü de yakında bitecek. Avrupa Birliği Türkiye’ye ‘Madem siz Avrupa Birliği’ne gireceksiniz tarımı terk edeceksiniz. Siz bizim pazarımız olacaksınız’ dedi. Bizimkiler de ‘ne demek biz Avrupa Birliği’ne girmek için her şeye hazırız’ dediler” diye konuştu.
Nükleer santral iyi de karın doyurmuyor!

Yazarın Diğer Yazıları