"Erdoğan'ın arkasında saf tutan generaller" ve orduyu terhis yasası!
Akit gazetesi haber müdürü Murat Alan, Akit TV'de yayınlanan "Ters Kutuplar" adlı programda "O hizaya gelmeyen apoletli generalleriniz... Hepsi Erdoğan'ın arkasında saf tutuyor. Oynaya oynaya eşşek gibi saf tutacaklar. Bu ülkede demokrasi varsa bunu AK Parti iktidarı oturttu" diye konuştu.
Aradan epey zaman geçti. Muhataplardan bir cevap gelmedi!
Şimdiki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı iken Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ile birlikte Gaziantep'te yaralı askerleri ziyaret sırasında, Atatürk ve Afet İnan ile ilgili hayali kurgular yapmış olan Akit yazarı Mehtap Yılmaz'ı da hastanede ziyaret etmişti! Akar ayrıca Ankara'da, Atatürk dönemini Firavunların dönemleri ile bir tutan Nuri Pakdil'i MİT Başkanı Hakan Fidan ile birlikte ziyaret etmişti.
Şimdi de Hulusi Akar, Murat Alan'ı ziyaret ederse şaşırmam!
***
15 Temmuz 2016'daki FETÖ darbe girişimi sonrası başlayan Türk subayını aşağılama kampanyası, seyirci kalınırsa, ordu tamamen bitirilene kadar devam eder! Çünkü proje budur!
Atatürk ne diyordu subaylara:
"Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini, ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur.
Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse, bunun vebali subaylara ait olacaktır.
Subaylar, izah ettiğim yüce, mukaddes ve bütün açılardan üzerlerine düşen vazife itibarıyla, bütün mevcudiyetleriyle ve bütün dikkat ve felsefeleriyle, giriştiğimiz bağımsızlık mücadelesinde birinci derecede faal ve fedakâr olmak mecburiyetindedir.
Şahsi ve hususi durum itibarıyla da subaylar, fedakârlar sınıflarının en önünde olmak mecburiyetindedir. Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürür. Onları aşağılarlar ve hor görürler.
Hayatında bir an bile olsa subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır; şerefini korumak!
Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır.
Dolayısıyla subaylar için 'ya istiklal, ya ölüm' vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!"
***
Esasen, son zamanlardaki ordu düşmanlığı, Batı'nın "Türk tarihinin hakkından gelmek" projesiyle birlikte sürdürülüyor.
Tarih derslerinin seçmeli hale getirilmesinin arka planında bu sebep vardır. ABD'nin Türkiye Büyükelçisi 15 Kasım 2002'de ülkesine gönderdiği mesajda, "Türkiye'de ordu, bürokrasi ve yargıda bir derin devlet var. Derin devletin merkezinde de ordu bulunmakta. Derin devlet yani ordu, ABD'nin desteklediği reformun önündeki en büyük engeldir" deniliyordu.
İşte 15 Temmuz sonrası o engeller kaldırıldı, askeri liseler kapatıldı, daha önce FETÖ'ye teslim edilmiş harp okulları, siyasi denetim altında alındı. Yine de Türk askerinden korkuyorlar. Sevr'de olduğu gibi ordunun büyük kısmını terhis etmek üzere yasa tasarısı hazırlandı. Tasarıyı da Hulusi Akar savunuyor!
***
Tarihçiliğin temiz yüzü Sinan Meydan, "Sevr'in 152'inci maddesinde istendiği gibi ordunun polis gücüne dönüştürülmesi yolu açıldı. Son yıllarda yapılan askeri düzenlemelerle iktidar, Sevr'e uygun adımlar atıldığının farkında mıdır?" diye soruyor.
İktidar, elbette farkındadır! Sorun şu ki milletin bir kısmı hâlâ farkında değil...
Türkiye'nin şu andaki ihtiyacı, bütün kurumlarını, öncelikle eğitimi, yargıyı, orduyu, istihbaratı ve polisi, Atatürk ayarlarına döndürmeyi hedefleyen ve üzerinde iç veya dış herhangi bir kontrol bulunmayan siyasi bir güç oluşturmaktır.