Erdoğan'ı affetmek!

Azerbaycanlı gazeteci Vüsal Memmedov, ülkesinde Tayyip Erdoğan’a neden inanılmadığını anlatırken çok ilginç değerlendirmeler yaptı.
Merkez gazetesinin yazarı Memmedov, “Dikkat etmişsinizdir herhalde. Erdoğan’la Sarkisyan’ın yaptığı çelişkili açıklamalardan, kardeş Türk’ün değil, düşman Ermeni’nin söylediklerine daha çabuk inanıyoruz. Örneğin Erdoğan’ın, Karabağ sorunu çözümlenmeden sınırların açılmayacağını söylemesi, bize pek güven vermiyor. Ancak Sarkisyan, Karabağ konusunun, sınırların açılmasında şart olarak koşulmadığını söylediğinde hemen inanıyoruz. Neden acaba?” diye sorduktan sonra cevabı şöyle veriyor:
“Eski insanlar mağarada uyuduğunda iki tahminden birine inanmalıydı; örneğin gece vahşi hayvan saldırabilir mi, saldıramaz mı? ‘Saldırabilir’ diyenlerin sağ kalma şansı daha fazlaydı. Her şeyin iyi olacağına inananlar ise çoğu durumlarda vahşi hayvanların akşam yemeğine meze olmak gibi şerefli bir görevle tarihe gömülüyorlardı. (...)
Bizim, Erdoğan’dan çok Sarkisyan’a inanmaya meyilli olmamıza, bu mantıkla açıklık getirmek mümkün. (...) Düşmanın istediğini yapması o kadar da tehlikeli değil. Buna her zaman hazırsın. Dostun darbe vurması ise çok acı oluyor. Sarkisyan’ın doğru ya da yalan söylemesi çok önemli değil. Erdoğan’ın yalan söylemesinin sonuçları ise çok ağır olabilir ve toplum, kendini buna hazırlamak istiyor.
Ayrıca insanlar her şeyin farkında. Erdoğan’ın söyledikleriyle Türkiye’nin attığı adımların aynı olmadığı o kadar açık ki ona inanmak için günde birkaç saat hipnotize olmak gerekir. Bernard Shaw, dinamiti keşfettiği için Alfred Nobel’i affetmeye hazır olduğunu, fakat Nobel Ödülü’nü tesis ettiği için onu hiçbir zaman affetmeyeceğini söylemişti. Belki ben de bir Azerbaycanlı olarak sınırlarla ilgili spekülasyonlar yüzünden Erdoğan’ı affedebilirdim ama insanların güvenini bu hale getirdiği için ona çok kızıyorum.”

***

Tayyip Bey, kendisine yurt içinde duyulan güvenin neden azaldığını anlamak istiyorsa, bu yorumu çok iyi değerlendirmeli. Çünkü sadece dış politikada değil, iç politikada da insanların güvenini yok eden kendisi! Bugün, Ergenekon adıyla sürdürülen soruşturmayla ilgili “Yargısız infaz yapmayalım. Suç sabit olmadıkça kimseye ‘suçlu’ deme hakkımız yok, bırakalım süreç işlesin, suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılsın” diyor ama daha düne kadar davanın savcısı olduğunu haykırıyordu!
Elbette hatadan dönmek fazilettir ama hatayı yapan Başbakan olursa, bir mağdurlar ordusu çıkıyor ortaya! Başbakan’ın hatalı tutumundan destek alarak, hukuku çiğneyerek, gizli olması gereken soruşturma verileri, daha iddianame ortaya çıkmadan tetikçi medyanın eline veriliyor. Böylece hukuk dışı yöntemlerle süren gözaltı terörüne kamu vicdanı nezdinde meşruiyet sağlanmak isteniyor.
Sonra bir bakıyorsunuz ki, gazetelerde çıkan iddiaların tamamı iddianamede yer almış! Peki soruşturmanın gizliliğini ihlal edenlerin yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak?

***

Erdoğan, hâlâ “Bu iddialara destek vermek taraf olmak değildir” diyor. Taraf olmaktır Sayın Erdoğan, taraf olmaktır!
Siz zaten daha soruşturma başlamadan ulusalcılığı suç olarak ilân ettiniz. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik her vesileyle ulusalcılığı suçladı. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verilen bir metinde ulusalcılık suç olarak gösterildi. Aslında suçlanan, milliyetçilikti.
Şimdi mağdur olan insanlar sizi nasıl affetsin? Henüz mahkûm olan tek bir kişi bile yokken, Cumhuriyet mitinglerine katılan milyonlarca insanı bile töhmet altında bırakmakla insanların güvenini ne hale getirdiğinizin farkında mısınız?

Yazarın Diğer Yazıları