Erdoğan ve Ahmet Hakan'ın bilinçaltı!

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başkanı Angela Merkel, net bir şekilde “Türkiye’nin AB’de yeri yok” açıklamasını yaptılar. Buna rağmen Türkiye’deki AB’ci takımı, ellerindeki koz gitmiş olacağından Sarkozy ve Merkel’e hakaretler yağdırıyor!
Bir mecburiyetleri mi var Türkiye’yi AB’ye almak konusunda?
-Efendim bizim ortaklık anlaşmamız vardı, gereğini yerine getirmiyorlar!
Vardı evet, adamlar zamanında çağrı yaptı, Ecevit reddetti, ondan sonra da Türkiye’yi AB’ye almak istemediler.
İktidarlar da Türkiye’yi, kapıdan kovulup bacadan girmeye çalışan bir konuma sürükledi.
Başbakan Tayyip Erdoğan ise Polonya’da hâlâ, “Biz, ’bu fasıllar yerine getirilmeden bizi alın’ demiyoruz ama Türkiye şu anda, sizi temin ederek söylüyorum, AB üyesi 27 ülkenin bir çoğundan daha fazla AB müktesebatını yerine getirmiş ülkedir” diyerek hatta bu sözü “AB sürecine yönelik fasıllar konusunda derslerini iyi çalışan bir Türkiye var” diye tekrarlayarak, aynı görüntüyü devam ettiriyor!

* * *

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ise, Sarkozy ve Merkel’in aksine ikiyüzlülüğü devam ettiriyor. Çünkü tam üyelik müzakerelerini kesmeden önce “Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinde ele alınan Kıbrıs sorununun çözümünün de önem taşıdığını” biliyor ki bunu Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştükten sonra söyleyebiliyor ve hatta AB Komisyonunun Türkiye’nin tam üyeliğine desteğinin sürdüğünü belirtebiliyor.
İyi de AB Komisyonu demek Sarkozy ve Merkel demek!

* * *

Ben bu AKP takımının “derslerini yi çalışan Türkiye” moduna niçin girdiğini düşünürken M. Serdar Güzel adlı okurumun mektubuna göz atıyorum. Diyor ki, “Yetiştikleri ortamda hocaları ya da abilerinin söylediklerine düşünmeden itaat ederler. Bu kültürden geldikleri için yüksek makamlarda bulunsalar dahi bir büyük ağabey, bir yönlendirici arıyorlar. Güce boyun eğiyorlar. Amerika veya Avrupa onların bu zaafiyetlerini kullanıp amaçlarına göre yönlendiriyor. Yani Amerika onların abisi, hocası, çünkü çok güçlü!
İnsanları birey olmaktan çıkarıp, kula kulluk ettiren bir eğitim sisteminden geliyorlar. Oysa dinimizde tek biat edilecek ve medet umulacak Yüce Allah’tır.
Bu zihniyetteki insanlar ne kadar önemli makama gelirse gelsin, ’büyük ağabey’arıyor, Türkiye’nin bağımsız politika takip edemeyeceğine inanıyor, bir güçten yardım istiyor.”






Ahmet Hakan'ın önemli hatası!
Ahmet Hakan, Hürriyet'te iyi bir çizgi tutturdu, yazılarını çok beğeniyorum. Ancak aldığı eğitimin meydana getirdiği bilinçaltının etkisinden o da kurtulamıyor! Diyor ki, "Başbakan son günlerde sükûnete kavuştu. Bu dinginliğinin altı sebebi var. Bir tanesi Türk Milleti diye yekpare ve homojen bir topluluk olmadığını ve Türkiye denilen bu ülkede bin çiçeğin açtığını fark etmesidir."
İşte mesele de burada zaten! Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denilir" sözlerinde ifadesini bulan millet bilincini Ahmet Hakan bile anlayamadıysa, kırsal kesimde yaşayan, okumamış vatandaş nasıl anlasın?
Sorun, işte bu şartlanmada! Bin çiçek de olsa hepsi Türk Milleti'ni meydana getiriyor! Bu bir hukuki durum! Vatandaş olmanın getirdiği bir mecburiyet aynı zamanda! Medeni olmanın getirdiği bir mecburiyet!
Ama nedense Türk deyince akıllarına ırk geliyor; Kürt deyince özgürlük!

Yazarın Diğer Yazıları