Erdoğan, Trump'ı neden dinliyor?
Yandaş medya, rakibi Biden'ı eleştirmek amacıyla FOX News'e konuşan Trump'ın sözlerinden "Erdoğan gibi yabancı liderler birinci sınıf satranç oyuncusu, zehir gibi insanlar. Ben onların hepsini tanıyorum, hepsiyle işleri iyi götürüyoruz. Türkiye'den Erdoğan… Hepsi… Onlarla başa çıkabilecek zihinsel kapasiteden yoksun bir ABD Başkanı olmamalı." sözlerini öne çıkardı.
Oysa konuşmanın devamı, Türkiye açısından hazindi!
Trump, "Geçen hafta dünya liderleri benden Erdoğan'ı bir aramamı rica etti. 'Neden?' diye sordum. Dediler ki 'O bir tek seni dinler, bizi dinlemiyor...'Bu ABD yüzünden mi?' diye sordum. 'Hayır. Senin yüzünden, senin kişiliğin yüzünden… Dinleyeceği tek kişi sensin. Çünkü o kişilik bir tek sende var. Onunla anlaşabiliyorsun.' dediler. Ve biliyor musunuz, bunu herkesin ortasında söylemek istemiyorum, ama bu doğru. Ben onunla anlaşabiliyorum. Beni dinliyor." dedi.
Trump'ın 'dünya liderleri' dediği, herhalde Avrupa'nın önde gelen ülkelerinin başbakanları olsa gerek…
Şimdi bu açıklamaya göre, Tayyip Erdoğan, Avrupa liderlerinin dediğini yapmıyor ama hep birlikte Trump'ı araya sokuyorlar ve Erdoğan, Trump'ı dinliyor!
Bu sözlerden kimse alınmadı mı?
Trump, Erdoğan'ı övmüyor ki Erdoğan'a sözünü nasıl dinlettiğini hatırlatıyor!
***
Erdoğan, Trump'ı neden dinliyor? En yakın örneğe bakalım...
Geçen yılın Ekim ayında, Trump'ın Barış Pınarı Harekâtı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Suriye'nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili yazdığı mektup ortaya çıkmıştı. Mektubu, aslında Trump yayınlatmıştı!
Trump, mektupta, Erdoğan'a, "Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım" demişti.
Trump, daha sonra "Sayın Cumhurbaşkanı, gelin iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım. Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz." ifadelerini kullanmıştı.
Mektup, 9 Ekim 2019 tarihini taşıyordu. Barış Pınarı Harekâtı da aynı gün başlamıştı.
Ankara'dan "Mektup, Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldı" diye cevap verilmiş ve "Bu mektuba verilen en net cevap, aynı gün saat 16.00'da Barış Pınarı Harekâtı'nın başlatılmasıdır" denilmişti.
Bu doğruydu ama Türk kamuoyunda beklenti, Türk ordusunun, ABD'nin SDG dediği PYD/YPG güçlerine müdahale etmesiydi. Buna karşılık, Barış Pınarı Harekâtı başlamasa, YPG, ABD'nin baskısıyla, güçlerinin çoğunluğunu 32 kilometre güneye çekmişti. Böylece, hem Türk halkı, hem Amerikan kamuoyu ikna edilmiş, fakat PYD/YPG kurtulmuştu.
***
Trump'ın mektupta, "sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım" derken neyi kastettiği net değildi.
Türkiye'de muhalifler, bu ifadeyi, "Trump, Erdoğan hakkında CIA'ya servet araştırması yaptırıyor ve Erdoğan'ın şahsi sorunlarından bahsederek Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na şantaj yapıyor" diye yorumlamıştı.
***
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi James Jeffrey ise, SDG'nin, IŞİD'le mücadele eden 82 üyeli uluslararası koalisyonun bir partneri olduğunu bu sebeple SDG güçlerine 2015 yılından bu yana eğitim, donanım verdiklerini öne sürdü!
Jeffrey, "Biz, geçen sene 17 Ekim'de Türk tarafı ile müzakere ettiğimiz, kuzeydoğu Suriye'deki ateşkesten son derece memnunuz" diyerek, Türkiye'nin nasıl söz dinlediğini de hatırlattı!
Acı ama gerçekler böyle...