Erdoğan, neyi felaket olarak görüyor?
Tayyip Erdoğan, Sancaktepe konuşmasında "Biz birbirimizi kırmayacağız, birbirimize asla kem gözle bakmayacağız. birbirimizi Allah için seveceğiz, makam, mevki, para pul için değil, sadece Allah için" dedi ama Cumhurbaşkanı olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'na hangi gözle baktığını söylerken kendisiyle çelişkiye düştü.
Erdoğan, İmamoğlu için "Bu yalancılara, dolancılara İstanbul'u teslim edemeyiz. Belediye başkanlığı ve siyaset her şeyden önce ahlak gerektirir, doğruluk gerektirir, tutarlılık gerektirir, saygı gerektirir, sevgi gerektirir. Bu kişide sözünü ettiğim vasıfların hiçbiri yoktur. Daha aday sıfatı taşırken bunca alengirli işe bulaşan, bunca yalan söyleyen, bırakınız bizi, tüm İstanbul'u, tüm milleti kandırmaya çalışan, önüne gelene söven, hakaret eden CHP adayı acaba yarın o koltuğa oturduğunda neler yapar? Allah İstanbul'u böyle bir felaketten korusun diyorum" ifadelerini kullandı.
Ekrem İmamoğlu'nu da Allah için sevmek gerekmez mi? Üstelik o artık CHP adayı değil, milletin adayı… Ayrıca, Erdoğan, Kadir Topbaş ve Melih Gökçek'i neden istifa ettirdi? Hangi vasıfları yoktu?
***
Erdoğan'ın bir büyük çelişkisi de kendisi için "Erdoğan'ın akıbeti de Mursi gibi olacak" diyenlerden yakınırken, Ekrem İmamoğlu'nu Mısır diktatörü Sisi'ye benzetmesi oldu! Erdoğan, "Mursi içeri atıldığı zaman 'Erdoğan'ın akıbeti de onun gibi olacak.' diyorlardı. Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz? Mesele bu kadar önemli. Erdoğan'ın akıbetini Mursi'nin akıbetine benzetenler, Sisi zihniyetidir. Biz, bunlardan korkmuyoruz. Biz, kefenimizi giyerek zaten bu yola çıktık" diye konuştu.
Yani son günlerde Erdoğan, iki büyük çelişkiye düştü.
Birincisi, "Birbirimize kem gözle bakmayalım" dedi, Ekrem İmamoğlu'nu "yalancı, dolancı, ahlaksız" diye suçladı.
İkincisi, kendisi için "Erdoğan'ın akıbeti de Mursi gibi olacak" diyenlerden yakınırken, İmamoğlu'nu Sisi'ye benzetti.
***
Bütün bu açıklamalardan, Erdoğan'ın, İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı ikinci defa yapılan seçimde de kazanmasını "felaket" olarak gördüğü anlaşılıyor.
Çünkü, İmamoğlu'nun da tıpkı kendisi gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan daha büyük bir siyasi yolculuğa çıkacağını görüyor. Kendisinin bu makama seçildiği 1994 seçimlerini "Türkiye siyasetinin kırılma anı" diye gördüğünü her vesileyle söylüyor. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin de bir kırılma anı olmasından endişe ettiği için Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığına itiraz etti ve "14 bin oyla Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir mi?" gibi sözler söyledi. Oysa İmamoğlu, İstanbulluların yüzde 48.80'inin oylarını alarak seçildi. Erdoğan ise yüzde 25.19 oy almıştı. Kendisi yüzde 25.19 ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçildi ama yüzde 48.80 ile seçilen İmamoğlu'nun önüne engel üzerine engel çıkarmaya çalışıyor. Çünkü, 31 Mart veya 23 Haziran'ın, Türkiye siyasi tarihinde yeni bir kırılma anı ve kendisi ve partisi için siyasi sonun başlangıcı olacağını görüyor.
***
Erdoğan, uzun süredir terörle birlikte andıkları Ekrem İmamoğlu'nu Sisi ile dahi birlikte anmakta tereddüt etmiyor.
Kavgada yumruk sayılmaz hesabı ile her türlü yöntemi kullanıyorlar "Pontus" diyorlar, Karadeniz'in dalgalarına çarpıp geri dönüyor...
Bu arada belirteyim ki "belden aşağı vurmak" sözünü kadınlar kullanmamalı. Çünkü bu söz erkekler içindir. Boksta belden aşağıya vurmak yasaktır. Yine de erkek boksörler koki denilen kasık koruyucu takar. Siyasette ise amaca ulaşmak için her yol mübah görülüyor!
Yakışmıyor ama inandırıcı da olmuyor... Haksız saldırılar halkın sağduyusuna çarpıyor ve geri dönüyor!