Erdoğan ile Esad’ı kim barıştıracak?

Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti, Suriye yönetimiyle karşılıklı anlayış ve uzlaşma vasatında el ele vererek, yani Ankara ile Şam arasında iş birliği köprüsü inşa edilerek eşgüdüm halinde askerî operasyonlar yapmalı ve terör örgütlerinin kökü kurutulmalıdır” dedi.

Ardından Millî Güvenlik Kurulu, "Irak ve Suriye’de gasp ettiği toprakları terör yuvası hâline getiren PKK/KCK-PYD/YPG’nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceği, millî güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceği vurgulanmıştır” diye açıklama yaptı.

Son olarak İzmir’deki Efes-2024 tatbikatını takip eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “Suriye'de hâlâ kaos hâkim. Örgütün Suriye uzantısı, teröristan kurma hedefi ile bölge halkı üzerindeki tehditlerini yoğunlaştırdı. Haraç vermeyenlerin öz topraklarından sürülmesinden çocuk askere kadar her yola başvuruyorlar. Bölgemizi hedef alan sinsi planın olduğu anlaşılıyor. Suriye'nin toprak bütünlüğüne dair eylemleri yakından takip ediyoruz. Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde, Suriye ve Kuzey'inde terör örgütünün teröristan kurmasına asla izin vermeyecek. Söz konusu ülkemizin toprak bütünlüğü ve milletimizin güvenliği olunca kimseyi dinlemeyiz, hiçbir tehdide boyun eğmeyiz." diye konuştu.

***

Peki ama Suriye'nin kuzeyinde bir “teröristan” devletinin alt yapısı kurulurken Türkiye'yi yönetenler ne yapıyordu?

ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’yi ordu hâline getirirken PKK/YPG’ye gönderdikleri en az 50 bin TIR dolusu silah konusunda da bölgedeki Amerikalı komutan, “Sevkiyatla ilgili olarak Türkiye’ye har ay düzenli bilgi veriyoruz” diye bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamaya Türkiye’den hiçbir cevap verilmemişti!

Erdoğan şimdi, örgütün haraç vermeyenleri öz topraklarından sürdüğünü söylüyor ama bu etnik temizlikten daha önceleri doğrudan doğruya Beşşar Esad'ı sorumlu tutuyordu.

Erdoğan, 4 Ekim 2015 günü İstanbul Atatürk Havalimanında düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı Barack Obama’nın, eğit-donat programında istenilen oranda başarılı olunamadığı yönündeki sözlerini hatırlatan gazeteciye cevaben “Bizden bu konuda ne istendiyse biz bunu bugüne kadar yaptık, en ideal imkânları hazırladık. Kendileri de gelip buraları gördükleri zaman, ‘Gerçekten bizde bu tür fiziki mekânlar, fiziki imkânlar yok.’ diyerek de hep takdirlerini bildirdiler. Bundan sonraki süreçte de biz aynı şekilde eğit-donatta da gayretimizi sürdüreceğiz.” demişti.

Erdoğan, ayrıca "Şimdi Suriye’de bunca mazlum, mağdur insan varken, 350 bin insanın öldürülmesi olayı var ve bunun da faili var. Devlet terörü estiren bir Esad var ve bu devlet terörü estiren bir kişiyi ne yazık ki bakıyorsunuz Rusya da savunuyor, İran da savunuyor. Şimdi rejimle iş birliği yapan ülkeler tarihe bunun hesabını vereceklerdir.” diye Esad’ı suçlamıştı.

Bu konuşmadan 50 gün sonra, 24 Kasım 2015’te Hatay sınırını teğet geçen bir Rus askerî uçağı düşürüldü. Rusya da Akdeniz’de bir Türk uçağını düşürerek cevap verdi.

Sonra da Türkiye ve Rusya, sıkıntılı bir süreçten sonrası Nazarbayev’in araya girmesiyle barıştı...

Erdoğan’ın 4 Ekim 2015 konuşmasında itiraf ettiği gibi “eğit-donat konusunda” ABD ne istediyse yapan bir iktidar, bu kadar vahim yanlışlardan dönerek Suriye ile ortak askerî operasyona girişirse, böyle bir operasyon, Erdoğan’ın 15 yıllık Suriye politikasının iflası anlamına gelmez mi?

***

Biz, ilk günden beri Suriye ile terör örgütlerine karşı ortak hareket edilmesi gerektiğini söyledik; zararın neresinden dönersen kârdır ama Suriye’yi kaosa sürüklemek için bütün dünyadan gönderilmiş teröristlerin çoğu Türkiye sınırından bu ülkeye geçti!

Bakalım, Erdoğan ile Esad’ı kim barıştıracak? Putin mi acaba?

Yazarın Diğer Yazıları