Erdoğan için şükür namazı!
2004 yılında Yenişafak gazetesinde bir uyuşturucu dosyası yayınlanmış, Yüksekova-Başkale-Van güzergahında, uluslararası uyuşturucu tüccarlarının taşeronluğunu yapan kişilerin, yaptıkları işi ‘sıradan bir meslek gibi’ gördükleri çok açık örneklerle sergilenmişti:
“İnsanların hayatını karartan uyuşturucu maddenin taşınmasında aracı olanlar, ‘alıcıya mal ulaştığı zaman şükür namazı’dahi kılıyorlar. Bir kamu görevlisi, yıllardır uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir aşiret mensubunun, ‘Bu sene iyi para kazanırsam Hac’ca gideceğim’dediği bilgisini bizimle paylaşıyor.”
Başkale’de 1990’lı yıllarda görev yapan bir yargı mensubu, başından geçen ilginç olayı anlatmıştı:
“Bir gün köylü vatandaş geldi, ‘Size bir şikayet dilekçesi vermek istiyorum’ dedi. ‘Hayırdır’diye sorduğumda şikayetini şöyle açıkladı; ‘Ben M.E’ye eroin verdim. Karşılığında bana tarla verecekti. Ancak şimdi ne tarlayı vermek istiyor ne de benden aldığı malı!’ dedi!”
Geçenlerde öldürdükleri işadamının boynundaki cevşeni günahtır diye çöpe atamayıp evde saklayan üç katille ilgili haberi yine aynı gazete yayınlamıştı. Bir başka olayda da uyuşturucu tacirlerinin eroin paketlerini ayetler yazılı kağıtlara sardıkları ortaya çıkmıştı.
* * *
Osman Durmuş, Meclis kürsüsünden gündeme getirmese, AKP Aydın İl Başkanı’nın, Tayyip Erdoğan’ı “İkinci Peygamber” olarak kabul ettiğini geniş kitleler duymayacaktı. Bir çarpık din anlayışı da Trabzon’un Of ilçesinde zuhur etti! Cumhuriyet’in haberine göre AKP’li Belediye Başkanı Oktay Saral, Erdoğan için her gün 2 rekat şükür namazı kılınması çağrısında bulundu.
Saral, “Amerika’dan bile korkmayan, kimseyi takmayan İsrail, ilk defa Türkiye’den özür diledi. Allah, Başbakanımızı bizim başımıza nasip ettiği için her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir. Türkiye, İslâm dünyasının lideri konumunda. Türkiye kabuğunu kırdı, artık dünyaya yön veren bir ülke konumuna geldi” diye konuştu.
* * *
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde, dini gelenekleri bile emir komuta zinciri içinde düzenleyebileceğini zanneden bazı işgüzarların uygulamalarından birini üç yıl sonra gündeme getirerek yeniden başörtüsü istismarına başvuran Tayyip Erdoğan, işte böyle bir iklimden besleniyor.
Adam öldürmenin en büyük günah olduğunu unutup, cevşeni çöpe atmaktan korkan, uyuşturucu parası ile hacca gitmeyi düşünebilen, uyuşturucu yerine ulaşınca şükür namazı kılabilen ve verdiği eroinin karşılığını alamayınca savcıya şikayette bulunan insanlarda zekâ eksikliği mi var yoksa böyle görünmelerinin sebebi cehalet midir?
Hayatında bir defa olsun Kur’an okumayan, mensup olduğu din hakkında sadece kulaktan dolma bilgilere sahip olan insanların davranışları geri zekâlılıkla karıştırılabilir ama asıl sebep cehalettir.
Siyasi liderini ikinci peygamber yerine koymak veya Yahudi ideologların tasarladığı, İslam ülkelerini işgal etmeyi öngören Büyük Orta Doğu projesinin eş başkanı olan Tayyip Erdoğan’ın İslâm’a hizmet ettiğini iddia ederek onun için şükür namazı kılınmasını istemek de böyledir.
Şahsi çıkar temin edebilmek için üst makamlarda bulunanlara yağcılık yapmak da vardır ama bunun sebebi de cehalettir.
Kur’an’ı bilen ve İslâm ahlâkına sahip olan bir insan, zaten uyuşturucu suçlarına karışmaz, kimseye yağcılık yapma ihtiyacını hissetmez, şükrün sadece Allah’a olduğunu bilir.
Türkler asıl bu din istismarından kurtuldukları gün şükür namazı kılmalıdır.