Erdoğan-Doğan kavgası ve Cindoruk'un çıkışı

Nevruz veya Hıdırellez ile birlikte siyasete de bahar geldi. Şu an için iki önemli çıkış olacağı anlaşılıyor. Birincisi Hüsamettin Cindoruk’un önderliğinde “Kırat” hareketinin yeniden toparlanması, ikincisi ise Abdüllatif Şener’in kuracağı yeni parti.
Şener, geleneksel dediği ve içinde halkın olmadığı siyaseti değiştireceklerini söylüyor ve bu konuda iddialı.
Cindoruk ise Polat Otel’deki toplantıda “Kırat” ile temsil edilen partilerin bugün kaybolan hukuk devleti anlayışı üzerinde durdu ve “Biz hapishaneyi mahkeme haline getirmedik. Kırat denge partisidir. Bizde aşırılıklara da yer yoktur. Türkiye birliğinin partisiyiz. Kömür karasıyla da seçim kazanmadık. Bu vatanın sınırlarını mahalli seçimler değil, milli mücadelede Türk Milleti’nin iradesi tespit etmiştir. Biz, ayrı düşmüş, diğer partilerde bulunan bütün arkadaşlarımızı bir araya getireceğiz. Hangi partiye geçmiş olursa olsun hepsini davet edeceğiz. Biz dağıldığımız zaman kazananlar, birleştiğimiz zaman kaybedecek. Yeniden konuşan Türkiye’yi, yasaksız Türkiye’yi, birleşik Türkiye’yi kuracağız. Kıratçılar ’Birleşmeye hazırız’ diyor. Biz buradan büyük bir parti çıkaracağız. Türkiye her alanda büyük bir kırılma yaşıyor. Ekonomik sıkıntılar her zaman olmuştur ve çözümü vardır. Ancak şimdi halkı da bölüyorlar. Halk bölünürse devlet de bölünür. Bizim Türkiye’yi karanlık bir geleceğe çekmek isteyenleri durdurma gücümüz vardır, tehlikeyi önleyebiliriz. Ben taşın altına elimi koydum, sizler de koyacak mısınız?” diye konuştu.

* * *

Salonda gerçekten çeşitli partilere dağılmış eski Kıratçılar vardı. Hepsi, “Cindoruk varsa biz de burada oluruz” diyor. Fakat Demokrat Parti’nin 15 Mayıs’ta kurultayı var. İstifa eden Genel Başkan Süleyman Soylu, Cindoruk’un çıkışı üzerine yeniden aday olacağını gösterdi. Partiye ve delegeye da hâkim durumda. Hatta televizyon kanallarında Demirel ve Cindoruk’u Ergenekonculukla suçladığı konuşuluyor.
Fakat Cindoruk’un temsil ettiği hareket, bugünkü Demokrat Parti yönetimini almak gibi sınırlı bir hedefe sahip değil. Demokrat Parti ile olmazsa, “Kırat” ın başka bir atı ile yola devam edecekler. Çünkü hedefleri, “Türkiye’yi hukuk devleti çizgisinden çıkaran AKP iktidarına son vermek.”
Öyle ki Cindoruk 6 ay içinde o büyük partiyi ortaya çıkarıp nöbeti gençlere devretmeye hazır. Süleyman Demirel ve Demirel’in organize edeceği güçlerin desteğini almış olmasa herhalde bu yaşta böyle bir maceraya girmezdi.

* * *


Bütün bu gelişmelerden şöyle bir fotoğraf çıkıyor:
Tayyip Erdoğan, bugüne kadar halktan aldığı gücü, sermayeyi dönüştürmek için kullandı. TÜSİAD sermayesini, Türkiye’nin belirleyici gücü olmaktan çıkarmak istiyor. Bunun için de Ergenekon soruşturması dahil her türlü aracı kullanıyor. TÜSİAD sermayesinin gözü kulağı olan Doğan Medya’yı ve Aydın Doğan’ı bu yüzden devletin her türlü imkânını kullanarak tasfiye etmek istiyor. Buna karşı çıkan kendi arkadaşlarını bile tasfiye ediyor. Sermaye, tehdidi biraz geç algıladı ama algıladı! Şimdi tedbir alıyorlar.
MHP’yi destekleyip alternatif haline getirmekten çekiniyorlar. Çünkü MHP’nin de yarın başlarına belâ olabileceğini düşünüyorlar. CHP ise ne kadar güçlenirse güçlensin, merkez sağ bir iktidarın karşısında alternatif olamıyor. Bu durumda merkez sağı yeniden inşa etmek gerekiyor! Tabii bu onların düşüncesi. Ben durum tespiti yapıyorum.

* * *


Doğan Grubu o kadar sıkışmış vaziyette ki AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’i bile devreye sokarak savunma yapıyor. Rehn, Avrupa Parlamentosu’ndan üç üyenin Doğan Yayın Holding’e yönelik vergi cezası girişimiyle ilgili soru önergelerini cevaplarken “Girişimin kaygı verici olduğunu” söyledi.
Türkiye’yi dönüştürmek için sermayeyi dönüştürmek gerekiyordu. Tayyip Erdoğan milli olsaydı, bunu başarırdı ama şu andan itibaren durumu eskisine oranla çok daha zorlaştı. Üstelik, laikliğe karşı faaliyetlerin odağı olmaktan mahkûm bir partinin başında bulunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları