Erdoğan, Çılgın Türklerin nasırına bastı...

Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, bir süre önce “Türkiye’nin meselesi, siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımsız olmamasıdır. Biz camide namaz kılıp, kilisede mum yakıyoruz. Bizim durumumuz o. Ben iki yıl önce Hakkari elden çıktı diyordum. Şimdi bakın Hakkari’yi konuşuyoruz.
Bu terör olayları anayasa çalışmalarıyla doruğa çıkacak. Bu hükümeti götürecek olan, büyük sıkıntıya sokacak olan, parçalayacak olan, bu olay olacaktır. Ben şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin çepeçevre sıkıştırıldığını ilk kez görüyorum” demişti.
Tayyip Erdoğan da “Bu nasıl bir zihniyet? Üstelik ordunun içinden gelen bir kişi olarak bunu söyleyeceksin. Utanmadan, sıkılmadan Başbakanı televizyona davet ediyor, kimsin sen, gramın ne çapın ne? General olmuş. General olsan ne yazar” diye cevap vermişti.
Osman Pamukoğluda “Eğer bir şey söyleyeceksen benim karşıma gel ve yüzüme söyle. Öyle mahalle kabadayılığı bize sökmez. Beş yıldızlı otellerde şehit ailelerini toplayıp duygu istismarı yapacağına, Yüksekova ve Şemdinli’ye gidersin, Çukurca’ya gidersin, orada iftar yaparsın ben seni görürüm” diye öneride bulunmuştu.
Erdoğan daha sonra sessiz kalmıştı..

***


Erdoğan, son olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun eline Türk bayrağı alıp Ankara’daki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılmasını eleştirerek,
“Ulus’ta Türk bayrağıyla dolaşmak kolay, Hakkari’de niye Türk bayrağıyla dolaşamadın?” dedi. Kılıçdaroğlu ise, “Eğer bu ülkede bir ilde Türk bayrağı dalgalanmıyorsa sen hangi ülkede Başbakanlık yapıyorsun?” diye karşılık verdi..
Okurlarımızdan Çınar, bu tartışmaları hatırlatarak, “Madem Hakkari’de Türk bayrağı dalgalandırılamıyor, o halde Tayyip Erdoğan, Osman Pamukoğlu’nu Hakkari ile ilgili tespitleri dolayısıyla neden eleştirdi?” diye soruyor..
Açıkça ortaya çıkıyor ki Tayyip Erdoğan’ın söylemleri, günü kurtarmak için metin yazarlarının karaladığı mantık oyunlarından ibarettir. Bu türde, birbirine tezat teşkil eden tavırlar almaktan başka çaresi yoktur. Kendi gizli gündemini bu türden polemiklerle gözden uzak tutmaya çalışıyor. Oysa vatandaş, Cumhuriyetin altının oyulduğunun farkındadır artık. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, “Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu bulunduğunu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum” derken neyi kastediyorsa Tayyip Erdoğan’ın gerçek gündemi odur. Milliyetçi görünmesi, terör örgütü ile masaya oturur ve tavizler verirken, şimdi terörle mücadeleden bahsetmesi bu sebeplerle kimseye inandırıcı gelmiyor..

***


Önder Manoğlu ise “Ben oradaydım” diyor:
“Bir Türk vatandaşı olarak 29 Ekim’de Ulus Meydanı’ndaydım. Tüm Cumhuriyet mitinglerini görmüş biri olarak tanığım ki, Ulus’ta 10 bin, 100 bin değil, bir milyona yakın vatandaş vardı. Bu insanların amacı basın açıklaması yapmak ve Anıtkabir’i ziyaret etmekten ibaretti. Halk amacına ulaştı.
Ya polis? Ne durdurabildi, ne dağıtabildi? Öyleyse onların amacı neydi ve amaçlarına ulaşabildiler mi?
Şayet Ulus’takiler Başbakan’ın iddia ettiği gibi illegal örgütler olsaydı, 3500 polisin biri bile ayakta kalamazdı.
Yaşlı teyzeler, amcalar, babalar, çocuklar gençler kadar yürekliydi. Hele Anıtkabir... İddiaya giriyorum o gün rekor kırıldı.
İnsan selinin yürüyüşü 4 saat sürdü. Basamakların önüne kadar geldik, içeriye giremedik. İnanılmazdı halkın Ata’sına sevgisi.
Şehir çıkışlarında otobüslere el konulmasaydı, Cumhuriyet tarihinin en kalabalık kutlamasını yaşayacaktı Ankara.
Başbakan, Çılgın Türklerin nasırına bastı bilmeden.”

Yazarın Diğer Yazıları