Erdoğan ''Ben yanlış yaptım'' diyor mu?
Tayyip Erdoğan, Amerikan televizyoncunun "Sizce Putin, Ukrayna halkının kendini savunma iradesini küçümseyerek aslında yanlış hesap yaptığının farkında mı?" şeklindeki sorusuna, "Hiçbir lider attığı adımdan sonra ''Ben yanlış yaptım.'' demez. Bunu görmek lâzım... Tabii bunu söylerken aynı şeyi Ukrayna için de düşünmek lazım. Acaba Sayın Zelenski böyle bir adımı atarken ''Ben yanlış yaptım.'' diye düşünüyor mu veya düşündü mü? Tabii liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri çok zor olan insanlardır. Şu anda sadece Polonya''da 3 milyonu aşkın Ukraynalı mülteci var. Avrupa''nın birçok ülkelerine, bize dahi gelen Ukraynalı göçmenler var. Bunların tümünü ele aldığımız zaman, 5 milyona yakın göçmen şu anda Ukrayna''dan çıkmış vaziyette. Tabii bu konuda bir liderin bu işe dayanması, yani 35-36 milyon nüfusu olan Ukrayna''dan bu kadar insanın çıkmış olması kolay bir iş değil. Bir liderin de bunu anlatması kolay bir iş değil. Ama liderler bu konuda kolay kolay pişmanlık duymuyor." diye cevap verdi...
***
Erdoğan, bu cevapla kendi durumunu da özetlemiş oldu! Suriye''de iç savaş çıkarıp, bir uydu devlet kurulması için ülkenin kuzeyinin boşaltılması ve buradaki milyonlarca insanın Türkiye''ye gönderilmesini, daha göç başlamadan kabul etmiş olmak kolay iş mi peki? Gerçi Erdoğan bu durumu anlatmakta pek zorlanmıyor; konuyu "ensar-muhacir" söylemiyle izah ediyor ve hiçbir pişmanlık duymuyor...
Yalnız, 2012 yılında, yani daha göç yeni başlamışken Afet İşleri Genel Müdürlüğü, 1.5 milyon çadır siparişi vermişti! Yani Suriyelilerin Türkiye''ye sürülmesi veya getirilmesi, iktidara tarafından 1.5 milyon çadır siparişi verecek kadar planlanmış bir süreçti. Suriyeli "muhalif" denilen gruplara Türkiye''de kurulan kamplarda askeri eğitim de veriliyordu...
***
Yine Erdoğan, "Şangay İşbirliği Örgütüne katılma niyetiniz var. Bu örgütte Rusya, Çin, İran var. Bu, NATO''dan çok farklı değer ve hedefleri olan bir örgüt. Siz ülkenizin Doğunun parçası mı olmasını istiyorsunuz Batının parçası mı?" sorusuna cevap verirken de konuyu NATO-ŞİÖ değil de AB-ŞİÖ ekseninde ele aldı:
"Şunu çok açık net söylemem lazım, biz dünyanın parçasıyız; ne doğunun ne batının Bizim için ülkemizin coğrafi olarak büyük bir kısmı doğuya aittir. Batıya ait olan kısmı ayrıdır. Ama Avrupa Birliği 52 yıldır bizi devamlı oyalamış ve üye yapmamıştır. Hala da oyalamaya devam ediyorlar. NATO ülkesi olduğumuz halde NATO ülkeleri dahi Avrupa Birliği süreci içerisinde bizi oyalamaktadır. İster istemez farklı arayışlar içerisine girme durumunda da olabiliriz. Avrupa Birliği 52 yıldır bizi tutacak, bizi yanına yaklaştırmayacak ve ondan sonra da ''Niçin şurayla görüştü, niçin burayla görüştü?'' diyecek. Görüşürüm. Bu görüşmeleri yaparken de biz Avrupa Birliği''ne bu noktada hesap verecek değiliz."
***
Erdoğan''ın ŞİÖ üyeliğini söz olarak gündeme getirmesine, NATO''dan herhangi bir uyarı gelmemesi, düşündürücü değil midir? "Bırakın, kendi seçmenini ikna etsin" diye mi ses çıkarmıyorlar?
Sputnik''in haberine göre Putin''in Şanghay İşbirliği Örgütü özel temsilcisi Bahtiyar Hakimov ise üyelik kriterleri arasında, "ŞİÖ üyelerine düşman olan veya onların aleyhine hareket eden faaliyetlerde ve bloklarda bulunulmaması"nın yer aldığını söyledi! Hakimov, Türkiye''nin, Rusya''yı bir numaralı düşman ilan eden NATO''nun üyesi olduğunun altını çizdi.
Öyleyse, NATO üyeliği devam ederken, Şanghay İşbirliği Örgütü''ne üyelikten bahsetmek, blöf değilse nedir?