Erdoğan-Başbuğ paslaşması mı ABD yörüngesi mi?
Tayyip Erdoğan, “Şu anda Genelkurmay’da Genelkurmay Başkanımız olsun, kuvvet komutanlarımız olsun, olaylara yaklaşımında bizim paslaşmamız olumlu bir şekilde gelişiyor. Eğer bu olumlu gelişmeler olmamış olsa zaten bu neticeleri almakta da zorlanırız. Emniyet Teşkilâtı’nda da var olan konular araştırılıyor. Halen cezaevinde bulunanlar var. Silâhlı Kuvvetlerde de askeri yargıda yargılanan 40’ı aşkın subay bulunuyor. Silâhlı kuvvetlerimiz de işin üstüne ciddi anlamda gidiyor. Çünkü, bu kurumlarımız öyle pek şaibe kaldıracak kurumlar değil. Bunların üzerinden bu şaibeleri ne yapıp yapıp temizlememiz lazım” dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, henüz bu konuda bir açıklama yapmadı ama zaten onun desteği olmadan Ergenekon operasyonlarının yapılması mümkün değildi. Askeri lojmanlarda başlayan aramalar, kozmik oda aramasına kadar uzandıysa, elbette bir “mutabakat” vardır.
Şu bir gerçek ki bir ülkenin ordusu ile hükümetinin uyum içinde olması şarttır. Ordu ile hükümetin çatıştığı bir ülke kaos yaşar!
Tayyip Erdoğan, “Emniyet Teşkilâtı’nda da var” diyor ama henüz bu konuda hiçbir çaba görmedik!
* * *
Fakat mesele burada bitmiyor. Tayyip Erdoğan, EMASYA protokolü konusunda “Genelkurmay, İçişleri burada müşterek bir çalışma yapar. Protokolü ortadan kaldıracağız, bunun adımını atacağız” diyor ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili soruya da “Salı günü yaptığım konuşmada halkını dışlayan, halkını tehdit unsuru olarak görenlere yönelik ifadem var, onun çağ dışı olduğunu ifade eden bir yaklaşımım var. Bunun MGK’da tekrar müzakeresini yapacağız. Bunları ya Bakanlar Kurulu kararına dönüştürürüz ya da yasa çıkarmak gerekirse adımını atarız. Siyaset Belgesi ile ilgili eksiklikler üzerinde çalıştık ve 2010 için atacağımız adımda da demokratik sürecin gereği neyse bunu yapacağız” diye cevap veriyor.
Demek ki, Ergenekon operasyonları ile başlatılan açılım sürecinden sonra Türkiye’nin tehdit değerlendirmesi de değiştirilecek. Ne tesadüf ki ABD’nin tehdit değerlendirmesi de değişti.
Hürriyet’in haberine göre ABD için Çin ana tehdit unsuru olmaya devam ederken, ordunun sanal savaş ve terörizmle mücadele edecek şekilde yeniden yapılanması öngörülüyor.
* * *
Prof. Dr. Mahir Kaynak, arkadaşımız Fatih Erboz’a “TSK ile bir uzlaşma var. Bu belli oluyor. Ancak uzlaşmanın farklı boyutlarını ileri dönemde göreceğiz. TSK’yı darbe yapmaktan alıkoyacak hukuki zemin ortadan kaldırılırken, TSK’yı yıpratma plânını gerçekleştirenlere de bir yaptırım gelecek. İşte bu yaptırımı önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz” derken emekli tümgeneral Nejat Eslen, Türkiye’nin dönüştürülmesi sürecine TSK’nın da dahil edilmek istendiğini savundu. Eslen, “AKP-ABD çıkar örtüşmesiyle birlikte, Ilımlı İslam modeline Yeni Osmanlıcılık fikri de oturdu. Bunun sonucunda ABD güdümlü Orta Doğu ekseni ortaya çıktı. Şimdi soru şu: Atatürk İlke ve İnkîlaplarına bağlı ulusal-cumhuriyetin savunucusu TSK buna uyacak mı, uymayacak mı? Yeni modelin işleyebilmesi için TSK’nın da dönüşmesi ve bu eksene oturması gerekiyor. İçinden geçtiğimiz sürecin karmaşık ve sancılı olmasının sebebi bu” dedi.
Peki bu kararlara Türk halkının desteği var mı? Bence yok!
Bu süreç demokratik mi? Hayır!
Referandum asıl bunun için yapılmalı!