Erbakan kalksa "bunlar"a ne derdi?
Tayyip Erdoğan'ın, "Ey Saadet Partisi sen kimlerle kol kolasın, rahmetli Erbakan kalksa bunlara ne der?" sözlerine Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Soruyu soran zat bilmeli ki Erbakan Hoca kalksa bugün alnımızdan öper, 'Bu ülkeyi kutuplaştırmadığınız, ahlâk ve maneviyatı esas aldığınız, üretim ve kalkınma zihniyeti için çabaladığınız için Allah sizden razı olsun' derdi" diye cevap verdi.
Aslında "Erbakan kalksa ne derdi?" diye sormaya gerek yok! Zira Erbakan "bunlar" hakkında diyeceğini demişti.
Necmettin Erbakan ile 2003 yılının Şubat ayında konuşmuştum. Yani AKP iktidarının başladığı dönemde...
Erbakan, aynen şöyle demişti:
"Kemal Derviş'in, 'Erken seçimin tarihi belli olmalıdır' diye bir söz ortaya atması, tesadüfen ortaya atılmış bir söz olarak telakki edilmemelidir. Mutlaka dışarının etkisiyle söylenmiş bir söz idi. Dış güçler, bir taraftan MHP'nin AB'ye karşı tavrını, öbür taraftan da Ecevit'in Kıbrıs ve Irak konusundaki tavrını beğenmiyordu. Buralarda arzu ettiklerini kolayca elde edemeyeceklerini hissedince, 'Türkiye'yi seçime götürelim, çünkü, Türkiye çok mühim bir ülke, İsrail'in emniyeti için Orta Doğu'da yapacağımız çok iş var. Bu işlerin yapılmasında Türkiye bize yardımcı olmalıdır. Bize yardımcı olacak iktidarı iş başına getirelim' diyerek, seçimlerin normal zamanından önceye alınmasını gündeme getirdiler, seçimleri öne alıp medya vasıtasıyla AKP'yi desteklediler. Şimdi tabii dış güçlerin planı programı başarılı oldu. Bu program tuttu."
Erbakan, AKP'yi destekleyen dış güçlerin hedefini de şöyle ifade etmişti:
"ABD'nin tek güç haline gelmesi ile İsrail çeşitli projeler yapmıştır. Türkiye'nin parçalanmasına kadar plan ve programlar var. Kıbrıs yine onlara verilecek, Güneydoğu parçalanacak. Pontus kurulacak, tıpkı Sevr'de olduğu gibi, Karadeniz Yunanlılara verilecek. İstanbul, Bizans olarak başka bir siyasi anlam kazanacak. İzmir, Yunanlılara verilecek, kalanlar da Asya'ya sürülecek. Bu plan mucibince bir yandan İran, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Mısır ezilirken, diğer yandan da Türkiye'nin ezilmesi hedef alınmıştır."
Erbakan aynı yıl bir başka konuşmasında da "Düşünün, Suriye'yi alacaklar. Irak ve Suriye hududumuz boyunca uzanan toprakları İsrail'e verecekler. Ondan sonra da buradan İran'a saldırmak için Türkiye'nin desteğini isteyecekler. Bunlara kalırsa İran'a karşı İsrail ile birlikte savaşırlar. Böyle olmasa da hedef Türkiye'dir. Sevr'i uygulamak için Güneydoğu Anadolu'yu alacaklar, Ermenileri getirecekler, Pontus'u getirecekler. Bunların hazırlığı adım adım yapılıyor. Öbür taraftan millet eziliyor. 80 senedir bunun için uğraşıyorlar. Bizi işsiz ve aç bırakmak için çalışıyorlar. 1 Mart tezkeresini kabul ettiremedikleri için büyük azar işittiler..." demişti.
Suriyeli sığınmacılar arasında, tehcirle giden Ermenilerin torunları var! Yabancılar Türkiye'den istedikleri yerden toprak alıyor. "Pontus soykırımı" iddiaları bugünlerde tıpkı Ermeni soykırımı iddiaları gibi dünyanın gündemine getiriliyor. Hiçbir tedbir alınmıyor. Türkiye, Irak ve Suriye sınırından kuşatılmış durumda. Zaten, Türkiye-Suriye sınırını da bir İsrail şirketine 49 yıllığına vereceklerdi! Güneydoğu Anadolu'ya 60 bin Amerikan askeri yerleştireceklerdi. Ekonomik kriz ise milyonlarca insanı işsiz ve aç bıraktı! ABD, "ekonominizi mahvederim" diye tehdit ediyor.
Yani Erbakan'ın uyarılarının tamamı doğruydu!
Peki Erbakan veya ondan sonra Saadet Partisi, neden gayrimillî AKP karşısında bir varlık gösteremedi? Aslında o süreçte de uyarmıştım. AKP, o zaman için gençlik hareketi gibiydi. Saadet Partisi ise yaşlıların hâkimiyetindeydi. Yaşlılar kaldı, gençler AKP'ye gitti. Şimdilerde yeni parti hazırlıkları var. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile olmayacağını, onları dışarıdan destekleyenler de biliyor. Bu sebeple "Macron gibi" genç bir iş adamını lider çıkaracakları söyleniyor!
Buna karşılık merkez sağda, tabandan gelen yerli ve millî bir "çoban ateşi" hareketi var. Harekete Rıfat Serdaroğlu ağabeylik yapıyor ama siyasette başarılı olmanın yolunun gençlerin dinamizmi ile mümkün olabileceğini onlar da biliyor...