Enkazın üzerinde tepinenler ve çocuklar...
İktidar sahipleri, kendilerine karşı yaygınlaşan güvensizliği devlete güvensizlik gibi göstermeye çalışıyor. Böylece kendilerine yönelen eleştirilerin önünü keseceğini zannediyor. Bağış için AHBAP''ın veya BABALA TV''nin de tercih edilmesi ise nedense Devlet Bahçeli''yi çok öfkelendirdi.
Bahçeli "Devleti kenara itip ahbap-çavuş ilişkisiyle yardım toplanması, bu kapsamda paralel bir hat kurulması, devletin inandırıcılığını gölgelemektedir. Devletin yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Bu sahtekârların artık TV''lerde yer almaması lazımdır." diyor...
***
Öncelikle belirtmeliyim ki Sayın Bahçeli, konuşma kaydını seyrederse, kendisi de üslubunu beğenmeyecektir...
Vatandaş, iktidarın yıllardır toplanan deprem vergilerini amacına uygun harcanmadığını biliyor... Bu sebeple, sivil kuruluşlara da bağışta bulunuyor...
Bütün vatandaşlar, depremin ilk anından itibaren, devletin sahip olduğu imkân ve kabiliyetin, özellikle ordunun zamanında kullanılmadığını görüyor. Bundan dolayı kimse devleti veya devletin kurumlarını suçlamıyor ki... Devleti ilk iki gün harekete geçirmeyen iktidar suçlanıyor!
Koordinasyon bozukluğu yaşanmıştır ve hâlâ giderilememiştir. Hâlâ hiç ulaşılamayan, hiçbir arama yapılmayan enkazlar vardır.
Devlet Bey, "enkazların üstünde tepinenler"den söz ediyor. Enkazların üzerine iş makinelerini sürmek nedir peki? İş makinesi çalışırken hareket eden bir el görünüyor ve elin sahibi olan kadın sağ kurtarılıyor... Kadının vücudu parçalanabilirdi oysa...
Kaldı ki iktidar, deprem bölgesinde 294 bin binaya imar affı çerçevesinde yapı kayıt belgesi vermiştir. Şehirlerin enkaz haline dönüşmesinin sebeplerinden biri de bu değil mi?
***
İktidara olan güvensizliği Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel de ifade etti
Adıgüzel deprem bölgesinde konuştu ve şöyle dedi:
"Bu süreçte çok önemli bazı iddialarla karşılaşıyoruz. Bu konulardan biri de çocuk kaçırma iddiaları. Maalesef depremde pek çok çocuk ailesiz kaldı. Bu çocukların bir kısmının koruyucu ailelere verildiği açıklandı. Bu koruyucu ailelerin ise nasıl belirlendiği konusunda bir açıklık yok. Hükümetin vakıf ve cemaatlerle hemen her konuda yakın çalıştığı kamuoyunun bilgisindedir. Bu çocukların koruyucu aile tanımı altında vakıf ve cemaatler ya da ilişkili kişilere verildiği konusunda toplumda büyük bir kaygı bulunmaktadır. Sahipsiz kalan çocuklar için kendi ailesinin ve kültürünün çok aksi yönde farklı bir düşünce tarzında yapılara teslim edilmesi bu çocukları bize emanet bırakan anne babalarına karşı ihanettir. Ailenin diğer bireyleri için de ikinci bir travmadır. Hükümetin bu konulardaki genel tavrı bilindiğinden çocukların emanet edildiği aileler konusunda endişelerimiz var."
Adıgüzel, önergesinde şu sorulara yer verdi:
*"6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında deprem bölgesinde ailesiz kaç çocuk tespit edilmiştir?
*Bu çocuklardan kaçı koruyucu ailelere teslim edilmiştir?
*Çocuklardan kaçı halen bakanlığa bağlı kurumlara ait yerlerde kalmaktadır?
*Çocuklardan aileleri bulunarak ailelerine teslim edilen kaç çocuk olmuştur?
*Koruyucu ailelere teslim edilen çocukların koruyucu aileleri hangi kriterlere göre belirlenmektedir?
*Basında da yer alan, bazı vakıf veya cemaatlerin ya da ilişkili kişilerin kontrolüne verilen çocuklar olduğu iddiaları doğru mudur?
*Deprem bölgesinden çocuk kaçırma olayları olduğu doğru mudur? Bakanlığınıza böyle kaç vaka yansımıştır? Bu tür vakaların önlenmesi için bir önlem alınmış mıdır?"
***
Açıkça görüldüğü gibi hükümetin bazı vakıf ve cemaatlerle çalışması sahipsiz çocuklar için de tam bir güvensizlik sebebidir. Bunun dinle diyanetle hiçbir ilgisi yoktur. Zira Türkiye''de hemen hemen bütün dini vakıf ve cemaatler, devleti ele geçirmek için kullanılmaktadır.