Emperyalist destekli Rum’a karşı devletimiz KKTC ve anavatan etrafında kenetlenmeliyiz…
Faşist Eokacı/ Enosisçi GKRY Başkanı Nikos Hristodulidis, Yunanistan’ın Bağımsızlık Günü dolayısıyla 25 Mart günü Lefkoşa'da düzenlenen kilise ayininin ardından basına açıklamalarda bulundu. Hristodulidis’in açıklamalarından, GKRY’nin, ABD’nin kontrolünde, AB ve BM ile birlikte Türk tarafına yeni bir tuzak kurma peşinde olduğu anlaşılıyor. Hristodulidis açıklamasında, geçtiğimiz günlerde Brüksel'de Avrupa Konseyi Liderler toplantısı çerçevesinde BM Genel Sekreteri Guterres ile çok iyi bir görüşme gerçekleştirdiğini ve önümüzdeki dönemin müzakerelerin yeniden başlaması hedefine yakın olup olunmadığı konusunda işaretler vereceğini söyledi. Hristodulidis, Genel Sekreter'in bazı düşüncelerinin, desteklediği bazı fikirlerinin var olduğunu ve Türk tarafının Genel Sekreter'in bu düşüncelerine vereceği yanıtı beklediklerini söyledi. Hristodulidis bu fikirlerin, müzakerelerin yeniden başlamasının önünü açabileceğini, Türk tarafının vereceği cevabın aynı zamanda Avrupa-Türkiye meseleleriyle ilgili diğer gelişmeleri de etkileyeceğini belirtti. Hristodulidis, aklı sıra ‘aba altından sopa göstererek’ Türkiye’yi tehdit etti, müzakereler başlamazsa Türkiye’nin AB üyeliğini veto edeceğini ima etti. Bu arada güvenilir diplomatik kaynaklar, Guterres’in söz konusu fikirlerini henüz KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve Türkiye ile paylaşmadığını aktardı. BM Genel Sekreteri'nin bu fikirlerinden bahsetmesi istenen Hristodulidis kaçamak bir yanıtla şunları söyledi: “Benim bir şey söylemem doğru olmaz. Bekleyip göreceğiz. Umarım Genel Sekreterin çabasından olumlu bir sonuç çıkar, ama bence Genel Sekreterin kişisel ilgisinin olması önemlidir. Avrupa Konseyi Başkanı ile yaptığı görüşmelerde, Kıbrıs konusunun da ele alınmış olmasının önemli olduğunu düşünüyorum ve umarım gelişmeler olur. Benim açımdan, bana sorulduğunda ya da Genel Sekreter tarafından aklındakiler bana sunulduğunda, cevabım olumluydu, böyle bir şeyi destekliyorum ve umarım diğer taraftan da yanıt gelir.” KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye’nin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüzün tanınması konusunda dik duruşları neticesinde köşeye sıkışan Hristodulidis, manipülatif açıklamalarıyla ‘müzakereler başlıyor’ algısı yaratma oyununu devreye koydu. Hristodulidis’in KKTC tanınacak diye ödü patlamaktadır ve engellemek için de elinden geleni yapmaktadır. KKTC bir taraftan ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, diğer taraftan da bir üniversitemizin sahte diploma skandalı gündeme oturdu. Özellikle, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü talebimize ve iki ayrı egemen devlete dayalı çözüm siyasetimize karşı çıkan federasyon taraftarı, birleşik Kıbrıscı Rum seviciler, ekonomik sıkıntılar ve diploma skandalını fırsat bilerek hükûmete ve hükûmet üzerinden de devletimiz KKTC’ye saldırmaya başladılar. Siyasi hesaplarla, koltuk sevdasıyla ve ideolojik gailelerle, devletimize, kurumlarına, makamlarına, bürokratlarına acımasızca saldırmak, bindiğimiz dalı kesmekten başka bir şey değildir. KKTC’de yaşanmakta olan ekonomik krize, rüşvet, yolsuzluk, sahtecilik iddialarına rağmen en değerli ve kutsal varlığımızın devletimiz KKTC ve her şartta yanımızda olan Anavatan Türkiye olduğunun bilinci ile hareket edilmelidir. Ülkemizde yaşanmakta olan her türlü sıkıntı ve garabetin geçici olduğu bilinmelidir. Böyle gelmiş böyle gitmeyecek, her türlü yasadışılık karşılıksız bırakılmayacaktır. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel ve Anavatan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz son dönemde yaptıkları çok net açıklamalarla ülkedeki yasadışılıkla mücadelede ayırım yapılmadan kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağını, ekonomik sorunların giderilmesi için de gerekli önlemleri ivedilikle alarak vatandaşların refah seviyesini yükseltecek adımları attıklarını bildirmiştir. Rum lider faşist Eokacı/Enosisçi Nikos Hristodulidis ve onun gibi düşünen içimizdeki yolunu şaşırmış Rum sevicilerin, KKTC’deki malum sorunları fırsat bilerek, kan emici emperyalist Batı ile birlikte, Kıbrıs Türkünün sonu olacak, devletimiz KKTC’nin tasfiyesi anlamına gelen denenmiş, iflas etmiş federasyon martavalını yayma girişimlerine itibar edilmemeli, kurdukları tuzaklara düşülmemelidir. Yakın tarihimizde Kıbrıs Türk halkının, önce İngiliz İdaresine bilahare de Rum-Yunan ikilisinin EOKA terör çetelerine karşı adanın Yunan olmaması için verdiği varoluş mücadelemiz, soykırım teşebbüslerinden destanlar yazarak kurtuluşumuz hiçbir zaman akıllardan çıkarılmamalıdır. Mukavemetçi Kıbrıs Türk halkı nereden nereye gelindiğini unutmamalı, yoktan bir devlet kurmayı başardığını, özellikle 50. yılını kutlamaya hazırlandığımız Mutlu Barış Harekâtı’ndan sonraki dönemde elde ettiğimiz, devletimiz dâhil tüm kazanımlarımıza sımsıkı sarılmalıdır. Geçmişte birlik ve beraberlik içerisinde kazandık, yine kazanacağımızdan kimsenin endişesi olmamalıdır. Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77. ve 78. BM Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması çağrısı yapması, devletimiz KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilat’na(TDT) gözlemci üye yapılması sonrasında KKTC’nin tanınması için başlatılan diplomatik temaslar sürerken, Anavatan Türkiye ve egemen eşitlik, eşit uluslararası statümüzün kabul edilmesi siyasetini savunan Cumhurbaşkanı Tatar ve Başbakan Üstel Hükûmeti etrafında birlik olunmalı, KKTC halkı bu hedef etrafında kenetlenmelidir. En değerli varlığımızın devletimiz KKTC ve Anavatan Türkiye olduğunu biran olsun dahi aklımızdan çıkarmamalıyız. Dost düşman şunu çok iyi bilmelidir ki, iç ve dış düşmanlarımızın devletimizi yıkmayı başaramayacak, tanınmasını engelleyemeyecektir.