Emmoğlu!..
Başlığa bakıp; bunaltıcı Türkiye gündeminden dolayı conta yaktığımı, magazin dünyasına dalıp Ferdi Tayfur'un o muhteşem şarkısının siyaset alanına etkileri ile ilgili analiz yapacağımı sanmayın... Ancak konuyla çok yakından alakalı olduğunu da peşinen, satırların başında ilan edeyim.
MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli'nin fitilini çektiği Başkanlık sistemi ile birlikte iç siyaset gündeminde yoğun bir haftaya başladık. Başbakan Binali Yıldırım ile Doktor Devlet Bahçeli'nin daha önceden ayar edilen görüşmesinin sonuçlarını beklerken yakın zamanda söylenenleri şöyle bir hafızamda tazeleme imkanı da buldum. Arşivlere girip baktığınızda Doktor Bahçeli'nin başkanlık sistemi karşıtı -kollarını sağa sola hiddetle savurduğu- nice beyanatını bulursunuz. Ama onlardan biri vardı ki adeta zehir zemberekti. Doktor Bahçeli, özerklik ile başkanlık sisteminin "emmoğlu" olduğunu ilan etmişti. Ne zaman? Çok geçmedi.Yanılmıyorsam, Ocak ayının başındaydı. Eski "Başbakan" Ahmet Davutoğlu, anayasa değişikliği için liderler turu atıyordu, görüşmeden sonra her zamanki kırmızı çizgilerinden(!) bahseden Doktor Devlet Bahçeli, çözüm süreci ile başkanlık sistemi talebi arasında çok yakın ilişki olduğunu savunuyor, başkanlık sisteminin ülkeyi çözülmeye götüreceğini söylüyordu. "Her koşulda karşı olduklarını" ilan ediyordu. Bahçeli'nin şu sözleri kamuoyuna yansıyordu;
"Bize göre başkanlık sistemi ile özyönetim ve özerklik istekleri emmoğludur. Başkanlık sistemi Türkiye'nin çözülmesini, parçalanmasını isteyen istek ve amaçlarla örtüşüyor."
Türkiye'nin 100 yılı aşan bir parlamenter sistem tecrübesi bulunduğunu anımsatan Bahçeli, parlamenter sistem tecrübelerinin tahkim edilerek yola devam edilmesi gerektiğini söylüyordu. Doktor Bahçeli, tek kişinin kişisel tutku ve arzuları için istenen Başkanlık sisteminin, Türkiye'yi tek adamlığa otoriter bir yönetime götüreceğini savunuyor "bunu 5'inci hayır olarak değerlendirebilirsiniz" diyordu...
Ne oldu?.. Köprünün altından çok sular mı geçti?..
15 Temmuz darbe girişiminin doğal sonuçlarını mı yaşıyoruz?..
Öncesi de var; Nisan, Mayıs, Haziran ayları!..
Bir daha soralım; Darbe-i ganimet mi?..
Nerede durduğunuza nereden baktığınıza bağlı!..
Binali Yıldırım ile Doktor Devlet Bahçeli'nin yaklaşık 1 saat 10 dakika süren toplantısından önce siyasi kulisler çok hareketliydi. Çok değişik senaryolar konuşuluyor, çok çeşitli iddialar ortaya atılıyordu. Fire toto oynanıyor. Meclis'e anayasa değişikliği teklifi gelirse kaçla geçerin hesapları yapılıyordu. Saray kulisleri Doktor Bahçeli'nin geçtiğimiz Salı günü attığı altın pastan beri çok hareketli ve neşeli, "Devlet Bahçeli Başkan Yardımcısı" esprileri yeri göğü inletiyor!.. Bugün dahi bizlere uçuk gelebilecek senaryolar seslendiriliyor;
"İlkbaharda referandum, sonbaharda erken seçim..."
Daha da ilerisi var!.. Referandumda başkanlık sisteminin anayasal hale gelmesiyle birlikte rejim değişikliğine uygun kanuni ve kurumsal düzenlemelerin şart hale gelmesi... Bunun için geçiş hükümetine ihtiyaç duyulabileceği... Geçiş hükümetinde MHP'ye ortaklık verilebileceği... "Hadi canım!" dediğinizde, 7 Haziran-1Kasım seçimleri arasında yaşanan süreçte AKP-MHP koalisyon hükümetinde varılan gizli mutabakatı, verilen Bakanlıkları anlatıyorlar. "Neden, ne oldu da bu mutabakat aniden bozuldu anlayamadık ama" diyip bıyık altından kıs kıs gülüyorlar...
Algı operasyonlarını çok etkili bir silah olarak kullanan AKP cenahından bakarsak, bu propagandanın MHP kitlesi üzerinde çok etkili olabileceğini inkar edemeyiz. Hele şu son günlerdeki Dabık Fatihi, Musul kaplanı, Misak-ı Millî söylemleri ile birlikte düşünün. Sahte Amerikan karşıtlığı ve kayıkçı kavgaları ile birlikte... Üstüne "sosyal yaraları sarma" sosuyla!..
Terörist Öcalan'ı astırtmayan Doktor Devlet Bahçeli koalisyonu... Kocayayla... Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçtirilmesi... Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçtirilmesi... 7 Haziran akşamı depremi ve 1 Kasım'a giden süreç... 15 Temmuz darbe girişiminin OHAL sonuçları... Yenikapı ortaklığı... Ve dün!..
Suriye'den Irak'tan bağımsız ve de alakasız değil...
Birinci etapta gevşek federasyon için geri sayım başladı!
Ne söylüyordu Ferdi Tayfur;
"Ben de bu dağların nesine geldim
Meleşir kuzular sesine geldim
Bir garip ölmüş de yasına geldim
Geldim emmoğlu"
Yaa!.. "Emmoğlu..."