Elleri öpülesi öğretmen...
Ne yapmış Emine öğretmen? Cumhuriyete sahip çıkmak gerektiğini söylemiş... Peki cumhuriyete sahip çıkmak, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, bütün Türk vatandaşlarının birinci vazifesi değil midir?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, gençliğe hitabesinde, “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. (...) Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.” diyor ya...
Atatürk, 1924’te Necip Asım’ın, Orhun Abideleri kitabını okuduktan sonra, “Büyük Nutuk, böyle bir hitap ile son bulacaktır” diye not düşerek, Bilge Kağan’dan 1300 yıl sonra kurduğu Türk cumhuriyetini, Türk gençliğine emanet etmedi mi?
Emine öğretmen de o hitabenin muhataplarından sadece biri değil mi?
Ata’nın vasiyetini yerine getirmeye çalışmış işte...
***
“Okulda siyaset yapılmaz” denilebilir... Bugün normal bir dönemden geçmiyoruz ki Emine öğretmenin konuşması, siyaset olsun... O, bir Türk genci olarak sorumluluğunun gereğini yapmış...
Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek bir tarafa, öğretmenlerin asli görevi, yeni nesilleri bu bilinçle yetiştirmek değil midir?
Kaldı ki Anayasa’nın başlangıç ilkelerinde de “Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü” korumak “demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.” denilmiyor mu?
***
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Emine Karakuş, Anayasa’nın başlangıç ilkelerinde, kendisine bir görev verildiğini değerlendirmiş ve “Cumhuriyet’in bütün nimetlerinden faydalanıp onu yok etmeye çalışıyorlar. Bir yanda 100 yıl önce Anayasa’ya Cumhuriyet yazdırmak için ömrünü feda edenler, bir yanda bugün onu yok etmeye çalışan, Türkiye Yüzyılı masalına herkesi inandırmaya çalışanlar. Peki tüm bunlar olurken sen neredesin? Bildin mi 100 yıl önce kurulmuş Cumhuriyeti’nin değerini? Özgürlük kelimesinin anlamını kavrayabildin mi gerçekten? Kula kulluk etmediğine her gün için şükrettin mi yaradana? Koskoca ülken Araplar için darphane, Bulgarlar için AVM, Suriyeliler için doğumhane, bizim için tımarhaneye dönüştürülmeye çalışılırken sen neredesin?
Tabelalardan Türkiye Cumhuriyeti ibaresi sökülürken, millî marşını kâğıda bakmadan okuyamayan ya da millî marşı okunurken ayağa kalkmaya tenezzül etmeyen bir güruh, gencecik kadın sporcularını yaftalayıp millilikten söz ederken sen neredesin?
Cumhuriyet’in göz bebeği bütün fabrikaları bir bir yabancılara satılırken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, parası olan herkese çerez gibi dağıtılırken, yabancılar ülkende imtiyazlarla sefa sürerken, parası olan her şeye hüküm verirken, memurun, doktorun, işçin, öğretmenin kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken ve en önemlisi ‘geleceğim’ dediğin gençler umutsuzca ülkeden gitmenin yollarını ararken sen neredesin?” diyerek her Türk vatandaşına görevini hatırlatmış ve örnek olmuştur.
Emine öğretmen genç bir insandır ama ellerinden öpmek gerekir...
***
Gerçek aynen böyle olduğu halde Antalya Emniyet Müdürlüğü açıklamasında, “konuşması içeriğinde Türkiye Yüzyılı’nı hedef aldığı, bir eğitim kurumunda siyaset yapıldığı ve birlik ve beraberliği zedeleyerek, ayrıştırıcı tutumun sergilendiği vb. şekilde yer alan görüşler üzerine (...) şahıs hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi kapsamında; ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan adli işlem yapılmaktadır.” denilmesi, Emine öğretmenin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir...
“Türkiye Yüzyılı”, iyi bir slogandır ama bir siyasi partiye aittir... Siyasi parti, iktidarda da olsa devlet değildir. Buna karşı, Emine öğretmenin konuşması, devletin kuruluş felsefesine harfiyen uygundur...
***
Bu soruşturmadan, ceza hukuku açısından hiçbir sonuç çıkmaz. İdari olarak soruşturma açacak olanlar da resmî devlet kayıtlarına geçeceklerini akıllarının bir köşesinde bulundursunlar. Tabii genç gazeteci Serkan Kafkas’ın gözaltına alınması sırasında, “Milliyetçi paylaşımlarda bulunduğu görülmüştür...” denilmesi ve herhangi bir suçlama yapılamadığı halde tutuklanması da aynı şekilde devlet kayıtlarına girmiştir.
Türkiye’nin nüfus yapısı değiştirilerek Türk Milleti’nin hukuku çiğnenirken hiçbir soruşturma açmayanlar da tarihe geçmektedir...
Bu devran böyle gitmez...