Elinizde daha kaç terörist var?
Beşiktaş-Galatasaray maçı öncesi yazdığım yazıda “İçişleri Bakanı, Muammer Güler, Ankara’da polisevine saldıran iki kişiyi, bir süredir takip ettiklerini söylüyor! ‘Takip ediyorsanız, eylem yapmalarına niçin izin verdiniz?’ sorusu gelmiyor mu akla? Ve hemen bu olayın ardından Tayyip Erdoğan ve Şamil Tayyar’ın DHKP-C ile CHP arasında bağlantı kurması manidar değil mi? Yine Okmeydanı’nda yüzü maskeli terör gruplarına yol vererek, Gezi olaylarına katılan gençleri terörle eşleştirmek, böylece onları eylemden alıkoymak oyunu oynanmıyor mu? Örgütlerin düğmesine mi basıldı; ne oldu?” diye sormuştum.
Ardından Beşiktaş-Galatasaray maçında, yetkililerin bilgisi dahilinde önceden planlandığı çok açık olan olaylar yaşandı. Bu olaylar da Çarşı grubuna maledilmek istendi. Neyse ki olaylar, herkesin gözü önünde yaşanmıştı da işin içinde başka işler olduğu anlaşıldı!
***
Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Polis merkezine silahlı saldırı yapıldı. Kimse ölmedi. Bakan ne diyor? ‘Onlar bizim takibimizdeydi’ diyor. Senin takibinde ise neden daha önce yakalamadın? Bu saldırıya medya geniş verdi ve AKP’nin arzu ettiği zaten buydu. Erdoğan, Malatya’da bu saldırı ile CHP’yi aynı kefeye koydu. Erdoğan’ın konuşma metinleri önceden hazırlanıyor. Uzmanlar tarafından hazırlanıyor. Peki bu saldırının olacağını nereden biliyordu? Büyük bir tezgahın içinde olduğumuzu kimse unutmasın. Derbi maçındaki olay da bu tezgahlardan bir başkasıdır. Bir siyasi iktidar terörden medet umar hale gelemez” diye konuştu.
Dün de CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, “Buram buram tezgah kokan, senaryosunu çizenlerin acemiliği ortada olan bir takım olaylar yaşadık” diyerek İçişleri Bakanı Muammer Güler’in polisevine saldıranlara ilişkin “takibimizdeydi” açıklamasını hatırlattı.. Koç, Muammer Güler’e “Başka takip ettiğin var mı Sayın İçişleri Bakanı? Söyle de bilelim. Bilelim de önlem alalım” diye hitap etti.
***
Köşe yazarlarına mektup gönderen Oral Antmen da benzer sorular soruyor:
“Adamın adı Muharrem Karataş. DHKP-C üyesi diye biliniyor. 19 Mart 2013’te Ak Parti Genel Merkezi’ne roketle saldırıyor. Roket duvara isabet ediyor. Aynı gün Adalet Bakanlığı’na el bombası atıyor. Polis bulamıyor. Polis sonra şöyle bir açıklama yapıyor ” Ak Parti ve Adalet Bakanlığı’na saldırı düzenleyen Muharrem Karataş’ın Suriye üzerinden Yunanistan’a geçtiğini tespit ettik
31 Temmuz 2013’te ise şöyle bir haber çıktı: ‘Ak Parti ve Adalet Bakanlığı’na saldıran Mehmet Biber ve 5 DHKP-C’li İzmir-Çeşme’nin karşısındaki Sakız adasında yakalandı.Yakalananlar Yunanistan’a
götürüldü.’
Muharrem Karataş ve arkadaşı Serdar Polat, son olarak Ankara-Dikmen’deki Polisevine roketle saldırdı. Roket yine duvara
saplandı.
Polisevine roketli saldırıdan 3.5 saat sonra, ODTÜ ormanında polis ile çatışan Muharrem Karataş olay yerinde öldü, Serdar Polat ağır yaralı olarak ele geçirildi.
Geçen 6 ay zarfında, Muharrem Karataş Suriye üzerinden Yunanistan’a mı gitmişti? Yoksa hep Ankara’da mıydı? Muharrem Karataş ile birlikte Ak Parti ve Adalet Bakanlığı’na saldıran Mehmet Biber ve arkadaşları yakalanıyor fakat Yunanistan’a geçtiği söylenen Muharrem Karataş Ankara’da ortaya çıkıyor!
Eğitimli olduğu söylenen Muharrem Karataş, hiç bir eyleminde başarılı olamıyor. Fakat bu Muharrem Karataş, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı’nın da bulunduğu üç kilometre yarıçapında bir bölgede eylemler düzenleyebiliyor. Bölgeye roketler sokabiliyor ve başkentte kendini gizleyebiliyor. Daha kaç tane Muharrem Karataş var?