Durmayan terörizm, bitmeyen gaflet!!!
Tabancalar, pompalı tüfekler, bıçaklar ve hatta asitli saldırılar...
Türkiye''yi 38 yıldır çökertmeye çalışan terörün saldırı aletleri değil, kadına doğrultulan silahlar bunlar...
Velhasıl kıskançlıktan namus cinayetine, "törerizm"den vahşet furyasına ulaşan kadın cinayetlerinin bilançosu giderek ürkütücü boyutlara ulaşıyor...
1980''den 2010 yılına kadar (özellikle Doğu ve Güneydoğu''da) yoğunlaşan ve "töre cinayeti" denilen kadınlara yönelik saldırılardaki vahşi yöntemler tüm Türkiye''yi şoke etmişti...
Rambo bıçağıyla boğazı kesilenler, el bombasıyla katledilenler, canlı canlı toprağa gömülenler, nehirlere atılanlar. traktörün altına atılarak parçalananlar ve daha ürkütücü (hatta kan dondurucu) saldırı yöntemlerine kurban giden kadınlar...
Kadın cinayeti denilen barbarlığın sınırları ne yazık ki giderek genişledi...
Artık "töre- namus- kıskançlık" adına işlenen cinayetler feodalite ve gericiliğin kıskacında, kadını cenderede tutan Doğu kentlerinin kahredici şiddet yansımaları değil...
Doğu Anadolu''dan Trakya''ya, Akdeniz''den Karadeniz''e, Orta Anadolu''dan metropollere kadar ve gecekondu semtlerinden lüks yaşam alanlarına, hatta cahilinden okumuşuna, Doğulusundan Batılısına kadar kadına şiddet uygulamayan ne coğrafya kaldı ne de toplumun farklı kesiminden insanlar...
Ne tuhaf değil mi, Mars''ta yaşam alanları yaratılmaya çalışılan bir çağda, internet dünyanın farklı bölgelerindeki uygarlıkları birbirine bağlarken ve kadın- erkek eşitliğindeki kurallar dünyanın her tarafında sosyal yaşama daha fazla egemen olurken, Türkiye terörizmi alt etti ama törerizm denilebilecek kadına şiddetin furyaya dönüşen saldırılarıyla ne yazık ki baş edemiyor...
YÜZLERCE KADIN KATLEDİLDİ...
Türkiye''nin terörle mücadelesinde son 4 yılda yoğunlaşan operasyonların sonuçları sıklıkla hem Genelkurmay hem de İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanırken, bir dönem Türkiye''yi kuşatan şiddet sarmalının önemli ölçüde engellendiği görülüyor...
Ancak terör bitiyor denilirken, adına törerizim denilen kadına şiddetin bilançosudaki rakamlar bir yandan kadınları ürkütüyor, diğer yandan da ne yazık ki medya-siyaset keşmekeşiyle, gündemin çok gerisinde kalıyor, olaylar duyarsızlığın gafletinde hız kesmiyor...
Türkiyede kaç kişi kadına yönelik şiddet sarmalının farkında acaba?..
Baksanıza; 2022 yılının Haziran ayında 31 kadın cinayeti işlenmiş, 22 şüpheli kadın ölümü kayıtlara geçmiş...
Bu yılın Ağustos ayında ise 33 kadın cinayeti işlenirken,15 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiş...
Artık şehit haberleri gibi gazetelerin üçüncü sayfalarına düşen kadın cinayetlerinin son aylardaki toplamı da kahredici;
İçişleri Bakanlığı''nın verilerine göre, 2021''in ilk 7 ayında 166 kadın cinayeti işlenmiş...
2022''nin ilk 7 ayında ise 158 kadın katledilmiş...
Kadınına şiddeti izleyen sivil toplum platformlarına göre ise 2021''in ilk 7 ayında 151 kadın cinayeti işlenmiş, 113 kadının ölümü şüpheli bulunmuş...
Kadın platformlarına göre 2022''nin ilk 7 ayında ise 188 kadın cinayeti kayıtlara geçerken, 146 şüpheli kadın ölümü raporlara yansımış...
Kadına şiddet ne yazık ki olaylara müdahale konusundaki çekinceler yüzünden de durmuyor...
İşte önceki gün de olduğu gibi artık Türkiye''de günde bazen üç kadın (Fadime Cuma, Aslıhan Çiçek ve R.K.) katlediliyor ve törerizmden kanlı furyaya dönüşen bilanço ne yazık ki ürkütücü boyutlara ulaşıyor...
VAHŞETİ TETİKLEYEN BOŞLUKLAR...
2010 yılına kadar Doğu ve Güneydoğu''da "namus" gerekçesiyle törerizme dönüşen kadın cinayetleri, (sadece gerekçeleri ve eylem yöntemleri açısından değil) sosyo ekonomik sıkıntıların toplumu sarsması yüzünden de ciddi bir değişim içinde çırpınıyor...
Sadece sosyal medyanın aile yapısında yol açtığı dejenerasyon, gericilik ve feodalitenin batı kentlerine taşınan aile kurumları içerisinde baskıyı artırması, ekonomik özgürlüğüne kavuşan kadınların aşiret ya da şeyhlik kurumlarına karşı durması değil, AKP''nin yanlış ekonomik politikaları yüzünden geçim sıkıntısının toplum psikolojisini bozması (örneğin sadece 2018 yılında 32 milyon kutu antidepresan kullanılması) gibi psikolojik sorunların aile kurumunu sarsması da kadına yönelik şiddetin artış gerekçeleri...
Ve tabii ki sadece kadına şiddet uygulayanlara yönelik yasal yaptırımlardaki esneklik ve etkisizlik değil, saldırganları uzaklaştırma ve mağdurları koruma kurallarının yeterince uygulanmaması ve yargı ile güvenlik kurumları arasındaki koordinasyonsuzluğun kadının korunmasında boşluklar yaratması da, Türkiye''de her yıl yüzlerce kadının vahşi cinayetlere kurban gitmesinin başka gerekçeleri...
Yani sadece AKP''nin İstanbul Sözleşmesi''ndeki çekinceleri kaldırması halinde kadına yönelik şiddet tamamen önlenemeyecek...
Toplumu feodalite ve gericiliğin kırmızı çizgileriyle cenderede tutan yasal ve toplumsal kurallar- baskılar sona erdirilmedikçe, sosyo ekonomik çıkmazın aile kurumlarını sarsması engellenmedikçe, kadının korunması- saldırganların uzak tutulmasına yönelik önlemler etkili biçimde uygulanmadıkça, ne yazık ki kadına şiddet denilen barbarlık ülke gündeminden hiç çıkmayacak...