Dünyayı Türkçe izleyelim de parayı kim götürüyor?

Önceki gün TRT Türk’ün açılış gecesine katıldım. TRT 6’nın açılışına davetli değildik. TRT Türk, Yeniçağ’ın kullandığı “Dünyayı Türkçe okuyun” sloganının televizyona uyarlanmış şekli olan “Dünyayı Türkçe izleyin” mesajı ile yayına başladı. Herhalde bu sebeple bizi de hatırlayıp davet ettiler.
Tören öncesinde gazeteci arkadaşlarla ve tabii ki TRT’cilerle sohbet etme imkânını bulduk. Bu arada yıllar sonra Zaman gazetesinden Hüseyin Gülerce ile karşılaştık. “Arslan Bey, hiç görüşemiyoruz” dedi. Ben de Tuncay Güney’in listesinde ikimizin de adının bulunduğunu kastederek “Ne önemi var, biz liste arkadaşıyız” deyiverdim!

***

Program başlarken, yeni Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan sonra Başbakan Tayyip Erdoğan da geldi. Ben, Esat Kabaklı ve Servet Kabaklı ile birlikte ikinci sıradaydım. Başbakan ön sıradakilerle tokalaşırken bize de “iyi akşamlar” dedi ve elini uzattı. İl Başkanlığı’ndan beri Erdoğan ile sadece bir defa muhatap olmuştum. Orada da basına yönelik eleştirilerine kendi adıma karşı çıkmıştım. Erdoğan, siyasi konuşmalarındaki agresif görüntüsünden uzak, psikolojik olarak rahat ve yüzünde samimi bir gülümseme de olunca pozitif bir enerji veriyor. Konuşmasında “Gazi Mustafa Kemal” vurgusunu yapması da dikkatimi çekti. Erdoğan aynı temayı Afyon’daki konuşmasında da işledi.
Servet Kabaklı, “Başkası olsaydı kendisini bu kadar eleştiren iki yazara dönüp bakmazdı bile” dedi. O gün “Erdoğan kimi tehdit ediyor” başlıklı bir yazım çıkmıştı. Doğrusu selâm verip el uzatmasını beklemiyordum.
Tabii biz sağlam verilere dayalı yorumlar yapıyoruz. Erdoğan, Baykal veya Bahçeli’ye kişisel yakınlık veya uzaklığımız, yazı yazarken ortadan kalkıyor. Siyasi parti mensupları bu tutumumuzu anlamıyor. “Bir gün takdir ediyor, başka bir gün eleştiriyorsun” diyenler oluyor. Halbuki, biz kendi değerlendirmemize göre doğruya doğru, eğriye eğri diyoruz. En yakın dostlarımız için de aynısını yaparız. Yandaş değiliz, gazeteciyiz.

***

Dünyanın 20 ayrı ülkesinden 24 saat canlı yayın yapacak kanalın yayın yönetmeni Ümit Sezgin, dünyayı sadece dil olarak Türkçe okumanın ötesinde, herkesin olayları Türk gibi okuması, algılaması için de heyecanla göreve başladıklarını belirtti.
Tabii bunun için çok ciddi bir organizasyon ve kadro gereklidir. Dünyayı Türkçe okuyacak insanların Türk kültürüne hakim ve o kültür kodlarını kendi bünyesinde taşımış olmaları gerekir. Peki kadroda böyle isimler var mı? Bilmiyoruz, çünkü bir iki kişi dışında hiçbirini tanımıyoruz. Nitekim ilk canlı bağlantıları Başbakan Tayyip Erdoğan’a yaptırdılar, Erdoğan, temsilcilerden daha başarılı bir haber-program sunuculuğu yaptı.

***

odatv.com’da yayımlanan bir habere göre TRT yönetimi, kanalı kendi bünyesinde değil dışarıdan taşeron yapım şirketine vererek kurdu. Yapım şirketinin adı “One Ajans.” Yani, dünyayı Türkçe okuyacak şirketin adı İngilizce! Şirket ile kaç milyon Euro’luk bir anlaşma imzalandığı belli değil. Şirketin sahibi Gökhan Eren görünüyor ama arka planda Erkan Mumcu’nun bulunduğu söyleniyor. TRT Genel Müdür Yardımcılarından birinin de bu şirketin ortağı olduğu iddia ediliyor.
One Ajans adlı taşeron şirkette çalışanların hemen tamamı sözleşmeli personel!

***

Ya işte böyle, bizim Yeniçağ televizyonu da “Dünyayı Türkçe izleyin” diye yayın yapıyordu. Ama kamu kuruluşlarından tek kuruşluk bir reklâm alamadı. Özel sektör de iktidarın hışmına uğramak korkusu ile reklâm vermeyince, kanal ancak bir yıl dayanabildi. Demek ki önce bir ajans kurup, parayı devletten almak, devlet adına çalışır gibi görünerek para kazanmak da varmış! Bilemedik!
Dünyayı Türkçe izleyelim de parayı meslekten olmayanlar kazanıyor! Fotoğraf bu!

Yazarın Diğer Yazıları