Dünyanın nabzı Keşmir'de atıyor!
Keşmir üzerindeki anlaşmazlık sebebiyle ikisi de nükleer güç sahibi olan Hindistan ve Pakistan'ın savaş durumuna geçmesi, Türkiye'yi en az gıda fiyatları veya 31 Mart seçimleri kadar ilgilendiriyor!
Çünkü Keşmir'de dünya ile birlikte Türkiye'nin de siyasi kaderi belirlenecek! Bu durum da hepimizin; çocuklarımızın ve torunlarımızın hayatına etki edecek.
Deniliyor ki, "Keşmir'in Hindistan, Pakistan ve Çin arasında üçe bölünmüş bir bölge. Hindistan'ın Keşmir'inde çoğunluk olan Müslümanlar Pakistan'a katılmak istiyor. Hindistan buradaki terör eylemlerini Pakistan'ın yönlendirdiği iddiasıyla, Pakistan'ın egemenliğindeki Keşmir'i havadan bombaladı. Pakistan da iki Hint uçağını düşürdü. Şimdi Pakistan, Hint pilotlardan sağ kalanı iade ederek ortamı yumuşatmaya çalışıyor."
Bu bilgiler doğru ama konuyu uzmanına sormak gerekir. Türkiye'nin en yetkin strateji uzmanı, bana göre Nejat Eslen'dir ve devletin, ona her vesileyle danışması gerekir.
***
Eslen öncelikle, Atatürk'ün "Ben askerî sorunları olduğu gibi, siyasi sorunları da haritadan mütalâa ederim" sözlerini hatırlatarak, bana da bir haritaya bakmamı tavsiye ediyor.
Bahsettiği haritalardan birini açtığıma emin olduktan sonra değerlendirmeye başlıyor. Eslen'in verdiği bilgileri, kendi değerlendirmelerimi de katarak şöyle ifade edebilirim:
ABD'nin hedefi, küresel liderliğini devam ettirmektir. ABD'nin küresel liderliğini devam ettirmesi, Çin'in küresel liderlik iddiasını gerçekleştirmek için uygulamaya çalıştığı "Bir Kuşak Bir Yol Projesi"ni engellemesine bağlıdır. Haritaya baktığınızda, Çin'in İpekyolu projesinde çeşitli hatlar görünür. Çin'in Pasifik Okyanusu'ndan Hint Okyanusu'na, yani Batı'ya doğru deniz yolundan tek çıkışı, Endonezya ile Malezya arasındaki Malaga Boğazı'dır. Malaga Boğazı, bugün için açıktır ama Amerikan donanmasının kontrolündedir. ABD, istediği zaman bu boğazı kapatabilir. Çin, bunu bildiği için Malaga Boğazı'nı baypas edecek yollar arıyor. Bunlardan biri Bangladeş veya Myanmar'dan denize çıkıştır. Diğeri Pakistan koridoru da denilen Keşmir'den denize ulaşmaktır. Doğu Türkistan ve Kazakistan'dan başlayan, biri Karadeniz'in kuzeyinden, Ukrayna'nın da üstünden geçerek Rusya ve Beyaz Rusya üzerinden Avrupa'ya uzanan, diğeri Hazar Denizi'nin hemen güneyinden Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran, Irak ve Suudi Arabistan'ın kuzeyinden, Mısır'a; Süveyş Kanalı'na inen hat olmak üzere iki hat planlanmıştır. Çin, Türkiye'yi bu projesine dahil etmiyor!
ABD, Doğu Türkistan'da Uygur Türklerini örgütleyerek, Çin'in karadan çıkışını, daha yolun başında durdurmaya çalışıyor. Yine Myanmar'daki Müslümanları örgütleyerek, buradan da Çin'in denize çıkışını durdurmaya çalışıyor. Çin için geriye tek çıkış olarak Keşmir ve Pakistan üzerinden Hint Okyanusu'na inmek kalıyor. Pakistan, bu çıkış için Çin'e "evet" demiş durumda. Hindistan ise bu yolu, kendisi için tehlikeli bulduğunu açıklıyor. Hindistan, aslında ABD ile birlikte hareket ediyor.
Çin, bu şekilde durdurulabilirse, ABD'nin küresel liderliğinin devam edebileceği öngörülüyor. Keşmir'deki çatışmanın asıl sebebi budur.
Bu mücadele öyle yüzyıl sürmeyecek, bir iki yıl içinde gidişat belli olacak!
Bu itibarla, Atatürk'ün 1937'de Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu ile görüştükten sonra Bulvar Palas'ta söylediği sözleri hatırlamalıyız:
"Dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sakinlik, aydınlık ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur. En uzakta sandığımız bir olayın bize bir gün dokunmayacağını bilemeyiz.
Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir."