Kazak şair ve düşünürü Muhtar Şahanov, 2005 yılında yaptığımız bir görüşmede Türk dünyasının ayağa kalkamamasının sebebini şöyle yorumlamıştı:
“Sovyetler yıkılınca Türkiye’yi, Moskova’nın yerini alacak zannettik. Ankara, Moskova’nın yerine bize kucak açacak; Büyük Türk Dünyası’nın hayata geçirecek diye bekliyorduk. Bu umutlarla Türkiye’ye geldik. Türk idareciler bize tam Türk misafirperverliğine uygun davrandı. Bizi yedirdi, içirdi, gezdirdi, Boğaz’a karşı çay ikram etti ve sonra da eli boş geri gönderdi. Koptuk. İşin aslı şu: Maalesef dünya çapında vizyon sahibi bir Türk lider yoktu. Hâlâ sadece kuru kuruya birçok sözler veriliyor.
Türkiye şu anda 80 milyon nüfusuyla dünyaya hükmedecek güçte bir ülke. Bir devletin uluslar arası güç olması için gerekli bütün imkânlara sahip. Ama ne yazık ki Türklük ruhu yok! Bunu damarlarında hisseden lidere ihtiyacımız var. Kazakistan’daki parlamenterlerin de yüzde sekseni sima olarak Kazak ama ruh olarak kozmopolit, gölge tipler. Türkiye’yi de ABD ideolojisi, kültürü istilâ etmiş. TV dizilerinizde ve renkli gazetelerinizde Türklük ruhu hissedilmiyor. Halka Türk maneviyatı verilmiyor. ‘Büyük Türk Ruhu’Türkiye’nin özünde kalmamış. Buna yeniden sahip çıkmanız
gerekir.”
Muhtar Şahanov 2003 yılında yaptığımız görüşmede de “Bugün görüyorum ki, Türk halkları kendi milli dillerinden, kimliklerinden, törelerinden uzaklaşıyor. Ben bu durumu anlatırken ‘Ahdalanmış halk’diyorum. Yani hadım edilmiş! Umarım ki Türkiye’deki milliyetçilerin liderleri de ahdalanmış olmasın!” demişti!
Şahanov şöyle konuşmuştu:
“Türkler çok yiğit bir halktır, ancak bugünlerde yiğitliklerini daha çok işadamları ile gösteriyorlar. Cemiyeti güzelleştiren kıymetlerden uzaklaşıyorlar. Büyük Türk Hanlığı dünyaya hükmederken neden düştü? Çünkü düşmanın karşısına güçlü ordular çıkarabiliyordu ama bir an geldi ki güçlü kültür çıkaramadı. Bence Türkiye bunu daima düşünmelidir.”
* * *
Türkiye’de Türklük ruhunun zayıflamasının en başta gelen sebepleri, Türk halkı üzerinde sürdürülen ekonomik ve psikolojik operasyonlar olmakla birlikte, asıl sebep, o ruhu temsil iddiasıyla ortaya çıkanların toplumsal bilinç altında meydana getirdiği zaafiyettir!
“Büyük Türk ruhu” nun yeniden ayağa kalkması için, o ruhu taşıyan liderlere ihtiyacımız var!
Böyle bir ihtiyaç duyulmuyor veya bu ihtiyacın gereği yerine getirilmiyorsa, kimsenin şikayet etmeye, sızlanmaya, hakkı yoktur!
Temel sorun, Türk ülküsüne gönül verenlerin ekonomik alt yapılarının zayıf olması, geliştirme yönünde bir çabaya da hiç girişmemeleridir. Nitekim, Türk Cumhuriyetleri’nde de ekonomik gücü olanlar ön almış, Türk Turancılığı, yerini Amerikan Turancılığına bırakmıştır.
* * *
Her girişimin temelinde fikir vardır. Fikir ise bir milletin felsefesine, özellikle tarih felsefesine bağlıdır. Bir fikriniz olacak ki, ona bağlı olarak strateji geliştirmek, bu strateji çerçevesinde ekonomiye yön vermek ve hukuk sistemi geliştirebilmek mümkün olabilsin. Fikirden stratejiye gidilirken, bir “Milli Plan” a ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin ulusal varlığını devam ettirmek temel görev ama bugünkü küresel planlar karşısında sizin bir küresel planınız yoksa, ulusal varlığınızı devam ettirmeniz de mümkün olmayabilir. Çünkü karşı tarafın bir projesi var, bu projenin, Türkiye’deki ayaklarını da kurmuşlar. Bunun karşısında sadece direnme mantığı, sadece savunma mantığı ile bir yere varılamaz. Her geçen gün, karşı taraf mesafe alır ve sizin aleyhinize ilerler. Bu gidişi durdurabilmeniz, en az aynı ölçekte küresel bir planla karşılık verebilmenize bağlıdır.
