Dostlar, salgınla mücadele ederken görsün!

Hani "dostlar alışverişte görsün" diye bir deyim vardır ya iş yapıyor gibi görünenler için söylenir; son toplu taşıma araçlarında ayakta yolcu alınmasının yasaklanması da böyle bir karardı!

İstanbul gibi bir şehirde, işe gidiş geliş saatlerinde toplu taşıma araçları, ayakta yolcu almazsa, insanlar işe yetişemez veya evine gece yarısı bile ulaşamaz!

Hükûmetin ilk verdiği karar tebliğ edilmiş olacak ki, İstanbul'da sivil ve resmi ekipler, kent genelinde minibüslerde denetim yaptı. Kurallara uymayan sürücülere ceza kesildi... Belediye otobüslerinde ise denetim yapılmadı! Yapılsa bile devlet, devlete ceza kesebilir mi? İBB Meclis üyesi Tarık Balyalı, Halk TV'de, "Ayakta yolcu alınmaması için 14 bin yeni otobüs gerekir" diyor.

Diyelim ki 14 bin yeni otobüs daha sefere konuldu. Metrobüs ve metro yolcuları ne yapacak?

Nitekim bir genelge yayınlandı ve her yerde maske mecburiyeti getirildi, otobüs, metrobüs, metro ve tramvaylar için "ayakta yolcu oranı" düzenlendi!

***

İstanbul Havaalanı'ndasınız… Uçağa binene kadar bütün uygulamalar dört dörtlük. Yolcular, uçağa giderken aralarında en az bir buçuk metre mesafe var. Uçağa biniyorsunuz, boş koltuk yok, az önce bir buçuk metre mesafede durduğunuz yolcularla, üçlü koltuklarda omuz omuza oturuyorsunuz... Aranızda mesafe bile yok! Uçakta anons yapılıyor, "uçak içindeki hava, üç dakikada bir yenilenmektedir…" deniliyor. Biraz rahatlıyorsunuz ama uçaktan inerken ve bagajları alırken mesafe kuralı kalmıyor...

***

Yaşlı hastanızı hastaneye götürüyorsunuz, tomografi çekimi sonunda Kovid 19 teşhisi konuluyor, test için örnek alınıyor… Hasta yatırılıyor. Refakatçilere de "Ne zamandır temas halindesiniz" diye soruluyor. Temas yeni olduğu için "24 saat sonra gelin, sizden de örnek alınacak" deniliyor. Bu kişiler, toplu taşıma vasıtalarıyla evlerine dönüyor, ertesi gün yine toplu taşıma ile hastaneye geliyor! Virüsü kapmışlarsa, bu gidiş gelişlerde veya evlerinde başkalarına da bulaştırmalarına karşı bir önlem var mı? Yok!

***

Peki ne yapmalı? Bunu söyleyecek olan ben değilim. Bu işin uzmanları var ve ne yapılması gerektiği, bütün ayrıntılarıyla önceden hazırlanmış planlarda mevcut… Uygulamada ise "dünya, salgınla mücadele ettiğimizi zannetsin" der gibiyiz...

Bu şekilde salgının önü alınamaz ve yaşı ne olursa olsun bağışıklık sisteminde, kan değerlerinde sorunları olan insanlar kaybedilir.

***

Diğer taraftan, hastalığın ilk merkezi olarak kabul edilen Vuhan'da şimdi toplu eğlenceler düzenleniyor, futbol maçları seyircili oynanıyor. Bu haberler, propagandaya da benzemiyor... Çin, bu işin çaresini nasıl bulmuş, neden soruşturulmuyor?

***

Bugüne kadar bütün dünyada uygulanan ağır antibiyotik tedavilerinin, akciğerlerdeki tahribatı durdursa bile başka organlara, mesela karaciğere veya böbreklere zarar verdiği biliniyor... İtalya'da vakaların yoğunlaşmasından ve ölümlerin artmasından sonra hastalara günde üç defa sadece kan sulandırıcı verildiği ve çoğunun iyileştiği söyleniyor. Ne derece doğru, Sağlık Bakanlığı araştırıyor mu?

Kanda demir yığılmasına, bu sebeple solunum yetersizliğine ve beyin damarların tıkanmasına, sinirlerin felç olmasına sebep olan şey gerçekten önceden adı konulan virüs müdür, yoksa bulaşıcı virüsü başka bir etkileşim sonucu vücut mu üretiyor ve bu konuda bilimsel bir çalışmaya izin veriliyor mu? Hani üniversitelerdeki Covid 19 araştırmaları, bakanlığın iznine bağlandı ya!

Yazarın Diğer Yazıları