Dolar 2 TL olur mu?

Avrupa Yunanistan, Amerika ise borçlanma ateşi ile yanıyor.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ise bu ateş ile adeta kavruluyor.
Daha birkaç gün önce kredi notu yükseltilen Türkiye’nin borsasındaki sert düşüş ve dolardaki büyük yükseliş kafaları karıştırdı.
İyi de her şeyin yolunda gittiği bir ülkede borsa neden düşüyor, dolar neden yükseliyor?
Türkiye’de bankacılık sektöründe bazı şeyler iyi gitse de genel ekonomik trendin ne olduğunu son bir haftada çok iyi gördük.
Dolar 1.840 TL.
Son yılların zirvesi bu rakam. Dolar 1.80 TL’yi geçince bütün Türkiye yine aynı şeyi konuşmaya başladı:
“Dolar 2 TL olur mu?”
Doların 1.840 olduğu bir ülkede 2 TL olsa ne yazar? Zaten Türk Lirası yeterince değer yitirdi. Aradaki 150 kuruş mu korkutuyor?
Doların 2 TL olması ile 1.840 olması arasında öyle çok büyük değer yok. Önemli olan daha üst seviyelerin görünüp görünmeyeceğidir.
Türkiye’nin en büyük sorunu cari açıktır.
Cari açık deyince hemen akla dövizdeki artışın cari açığı kapatması olarak düşünülüyor. Bu normal şartlarda. Türkiye’de anormal şartlar var.
O da Türkiye’nin ithalatının büyük bir bölümünü petrol ithalatı oluşturuyor. Yani dövizdeki artış istediği kadar artsın, petrol fiyatı düşmediği sürece cari açığımızın kapanma olasılığı yok. Geçmiş yıllardaki dövizdeki yükselişlere baktığımızda cari açıkta sert bir düşüş görüyoruz. Yani ihracatın ithalatı karşılama oranı yükseliyor Türkiye rahat bir nefes alıyor. Ancak bu artık böyle değil.
Türkiye ihracatını da ithalata dayalı ham madde ile yapıyor. Yani ham maddeyi yurt dışından alıp, işleyip ihraç ediyor. Bu da Türkiye’nin kısır döngüye girmesine neden oluyor.
Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; 2011 yılı Temmuz ayında, 2010 yılının aynı ayına göre ihracat %24,2 artarak 11 875 milyon dolar, ithalat %29,9 artarak 20 889 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Aynı dönemde dış ticaret açığı 6 514 milyon dolardan, 9 014 milyon dolara ulaştı.
Bu da şunu gösteriyor kimse dövizdeki artıştan cari açık kapanacak umuduna girmesin.
Peki dövizdeki artış Türkiye’de nasıl bir etki yaratır?
Söylenecek tek şey enflasyon artışıdır. Yediğimiz ekmek bile dövize endekslidir. Ekmek yapmak için kullanılan enerji ithaldir. Buğdayın büyük bir bölümü ithaldir. Döviz artarken biz daha ne kadar aynı fiyata ekmek yiyebiliriz ki?
İşte bu nedenle doların 2 TL olması veya olmaması bizi pek fazla ilgilendirmemeli.
Bizi ilgilendiren dövizdeki bu dalgalanma hayatımızı ne kadar etkileyecek? Yukardaki ekmek örneğinde olduğu gibi dövizdeki artış her ne kadar Türkiye’de bir avuç insanı mutlu etse de 70 milyonluk bir kesimi de mutsuz, huzursuz ve fakir edecektir.
2011’in son aylarına girdiğimiz şu günlerde 2012’nin Türkiye için hiç de kolay bir yıl olmayacağı görülüyor.
Yunanistan’ın iflası ile birlikte Avrupa, tarihinin en büyük krizini yaşayabilir. İhracatının büyük bir bölümünü Avrupa’ya yapan Türkiye o zaman kime ne satacak?
Her yıl 30 milyar dolar ile yüzümüzü güldüren turizm sektörü hangi Avrupalıya satış yapacak?
Tüm bu sıkıntılar varken dolardaki artışı yatırım aracı hareketi olarak göstermek ve bundan kazanç sağlamayı düşünmek gerçekten çok saçma.
Doları bırakıp ekmeğe bakmalıyız.
Çünkü önümüz yaz değil kış. Ve şu ana kadar gelen ekonomik veriler kışın çetin geçeceğini gösteriyor.

Yazarın Diğer Yazıları