"Dokunulmaz" DTP’liler nasıl yargılanıyor; Gül nasıl yargılanır?
Okurumuz Refik Göker’in iki önemli sorusu var:
“Arslan bey, Cumhurbaşkanı’nın yargılanması konusunda iki önemli hususu anlayamadım:
1-Deniliyor ki, ‘Cumhurbaşkanları ancak vatana ihanet ile yargılanabilir.’ TCK’da vatana ihanet suçu yoksa nasıl olacak bu iş. TCK’da olmayan, tanımlanmayan bir suç ile Cumhurbaşkanı nasıl yargılanır?
2-Söz konusu evrakta sahtekârlık suçlaması, Cumhurbaşkanı’nın seçilmesinden önceki ’Kayıp Trilyon’ davasıyla ile ilgilidir; Cumhurbaşkanı seçilmesi ve görevi ile ilgili değil ki. Bu mantığa göre DTP’lilerin de yargılanmamaları gerekirdi, değil mi?”
* * *
Cevaplara geçelim:
Anayasa’nın 105’inci maddesi, “Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır” şeklindedir.
Ceza Kanunu’nda kavram olarak “vatana ihanet” suçu yok. Yalnız, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla işbirliği yapmak, devlete karşı savaşa tahrik, temel milli yararlara karşı hareket, askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma, düşman devlete maddi ve mali yardım konularını işleyen 302-308. maddeleri, vatana ihanet kapsamına girer.
* * *
Aslında vatana ihanet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 29 Nisan 1920’de çıkarılan 2 numaralı Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile düzenlenmişti.
Kanun, suçu “Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine isyana yönelik sözlü, yazılı veya eylemli muhalefet ve fesatlıkta bulunanlar vatan haini sayılır” diye tanımlıyordu.
25 Şubat 1925’te Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na eklenen bir madde ile “dini ve mukaddesatı siyasi amaçlara esas ve alet etmek maksadıyla cemiyet kuranlar” da vatan hainliği kapsamına alındı.
Kanun, Turgut Özal’ın girişimiyle, 12 Nisan 1991 tarihinde Terörle Mücadele Kanunu düzenlemesiyle yürürlükten kaldırıldı.
* * *
İkinci soruya gelince: DTP’lilerin de dokunulmazlığı var ama milletvekili olmadan önceki suçlarından dolayı yargılanıyorlar. TBMM Başkanı Köksal Toptan, ifade vermeye gitmemeleri halinde polis zoruyla götürülecekleri uyarısında bulunuyor. Üstelik, DTP’lilere ifadelerinin alınması ve cezaevi yolunu açan başvurunun Adalet Bakanlığı tarafından yapıldığı da ortaya çıktı.
Ancak, bu başvuru, Anayasa’nın 14’üncü maddesinde belirtildiği gibi “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” hükümlerine dayanıyor.
DTP’lilere şimdi yöneltilen iddialar, bu madde kapsamına giriyor. Bu sebeple dokunulmazlıktan yararlanamazlar. Nitekim, cezaevinde tutuklu iken milletvekili seçilen Sebahat Tuncel, önce tahliye edilmiş ancak İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Tuncel’in tahliye gerekçesini başsavcılığın itirazı üzerine değiştirmek zorunda kalmıştı.
Evrakta sahtekârlık gibi yüz kızartıcı suçlar, 14’üncü maddede sayılmıyor. Demek ki Cumhurbaşkanı, bu suçlama ile ancak görev süresinin sonunda yargılanabilir.
Peki böyle bir suçlama altında bulunan kişi görevde kalabilir mi?
Bu da milletin hazmetme kapasitesine bağlıdır!