Doğrular, yalanlar ve güzeller
Günlerdir yollardayız… Genel Başkanlık yapmış diğer arkadaşlarımızla birlikte yetişebildiğimiz yere kadar yetişmeye ve referandum konusunda tavrımızı anlatmaya çalışıyoruz…
Dünyanın en orantısız seçim kampanyalarından birisinde, hakkın ve adaletin paspas edilmesi karşısında farklı düşünen ve yalnızlığa itilmeye çalışılan çoğunluğa "Yalnız değilsiniz" mesajı vermeye gayret ediyoruz…
Önceki gün Trabzon'daydık… Nasipse Pazar Karaman'da, peşinden de Alanya'da olacağız… 16 Nisan'a kadar yine yollarda kalmaya devam edeceğiz…
Trabzon'da da ifade ettim… Kamu imkânlarının istismar edilmesine, billboardlara, afişlere, pankartlara, medyanın kullanılmasına ve özellikle devlet televizyonuna bakınca insan şu gerçeğin altını çizmeden edemiyor: Başkanlık sistemi için bizlere verilen örneklerden birisi Güney Kore… İyi de kampanyaya bakılınca sokaklar Kuzey Kore… Millete Güney Kore'yi anlatıp Kuzey Kore çakmanın âlemi ne?
***
Daha bir hafta önce 'Şimdi sıra anket saldırılarında' başlıklı bir yazı kaleme almış ve aynen şunları iddia etmiştim:
"Son tura girdik ya, şimdi 'anket savaşları' başlayacak… 'Savaş' dedik ama doğrusu 'tek taraflı bombardıman'… Anketler, sadece bilimsel birer teknik değil, aynı zamanda propaganda savaşının bir parçası… Hem kararsız seçmeni etkileme yöntemi, hem 'karşı'nın motivasyonunu bozma aracı, hem de 'kazanacak olanın yanında durma'yı doğru bulan seçmen grubuna 'adres gösterme' tiyatrosu…
Artık şu klişeleri daha çok duymaya hazır olalım:
-Referanduma az bir süre kala kararsız seçmenlerin oranı düşüyor, 'evet' oyları tırmanışa geçtiği için makas daha da açılıyor…
- Genel Merkez'e ulaşan anketlerde yüzde 55'in aşıldığı, yeni hedefin yüzde 60 olduğu görülüyor…
- Başlangıçta tereddüt yaşayan milliyetçi seçmenin, tereddütlerini aştığı ve büyük oranda 'evet' lehine oy kullanacağı gözleniyor…
- Hollanda krizi ve terör örgütlerinin 'hayır' diyor olması milliyetçi seçmeni 'evet'e yöneltti… Yüzde 70'lere varan milliyetçi seçmen sandıkta 'evet' diyeceğini ifade ediyor…
- Cumhurbaşkanı'nın sahaya inmesiyle birlikte 'hayır' rüzgârının kırıldığı ve ibrenin 'evet'e yöneldiği ortaya çıktı…
- Bilmem hangi seçim sonuçlarını başarıyla tutturan ünlü araştırma firması X'e göre 'evet' ipi rahatlıkla göğüsleyecek gibi duruyor…"
Üzerinde durduğumuz değişmez taktiktir… Şimdi bu süreç aynen yaşanıyor… Enteresan rakamlar ortaya çıkıyor… Bir hafta içinde hokkabazlıkla anket sonuçları 6-7 puan değişiyor!.. Halkın 'evet'e yöneldiği pazarlanıyor… Bu aldatmayı tüketmeye hazır kitleler varsa onlara servis yapılıyor…
Mümkün mü? Çok kolay değil ama başka yöntem de kalmadı ve artık klasikleşmiş bu son kozlar sahaya sürülüyor… Umuluyor ki daha önce sonuç vermiş bu yöntemler yine işe yarasın… Bu sefer zor, hem de çok zor…
***
Biz bu hengâmenin içindeyken zalim Esad rejimi masumları ve özellikle çocukları vurmaya devam ediyor… Coğrafyayı kan gölüne çeviren emperyalistleri bölgeye çekmeye yarayan diktatör bozuntularının zalimlik bedelini masumlar ödüyor…
Nereden gelirse gelsin zulme uğramış insanlara kardeşliğimizi tam gösterememenin ezikliği içindeyken, kardeşlerim Fatih Kocaoğlu ve Murat Minic'in kafa kafaya vererek, hiçbir siyasî oluşumla organik bağ kurmadan gerçekleştirdikleri faaliyet göğsümüzü kabarttı ve bizlere insanlık görevimizi hatırlattı…
Sosyal medyayı kullandılar… Bir tır yardım malzemesini Kızılay'a kaydettirerek Cerablus ve El Bab'a uzanan ilk sivil el oldular… Şeffaf çalıştılar, yardım kayıtların sosyal medyadan duyurdular ve 20 tırlık potansiyele ulaştılar…
Herhangi bir siyasî oluşuma sırt dayamayınca CHPlisinden AKPlisine kadar her partiliden yardım alabilir olmuşlar… Bir de işini içine 'güven' unsuru girince, yetimlere yetişilen güzel bir organizasyon çıkmış…
Şimdi sıra Kerkük'te… Coğrafyamıza ateş yağan, içeride referandum gerginliğiyle bunalmış durumdayken, bu sıkıntılı günlerimizde, sadece insanlığa, kardeşliğe, vicdana ve rahmete aracılık için yola çıkan ve bazı değerlerimizin asla ölmeyeceğini gösteren Fatih ve Murat kardeşlerimi tebrik ediyorum…