Doğru yerde bulunmak ve İrfan Ülkü

Hani Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum” diyor ya, İrfan Ülkü, meslek hayatı boyunca doğru yerde bulunanlardandı. Öyle ki, ruhunu teslim ederken bile görev başındaydı. Azerbaycan Başkanlık seçimleri dolayısıyla Bakü yakınlarında gözlemci statüsüyle bulunuyordu.
Ülkü ile Kemal Ilıcak dönemi Tercüman’ında yıllarca birlikte çalıştık. O yıllarda çok yakın değildik, çünkü gazetede durmazdı. Bir müddet sonra Ortadoğu’da iki yönetici olarak, daha sonra Yeniçağ’da yazar olarak yeniden birlikte olduk.
Bir önceki seçimde Bakü’de beraberdik. Dönüş yolunda teklifimi kabul etti ve bir yıla yakın bir süre Yeniçağ televizyonunda program yaptık. Sonra yeni bir televizyon kanalına yönetici olarak geçti.

* * *

1997 yılında sol görüş sahiplerinin de milli bir çizgide olabileceğini göstermek, böylece beyinlerdeki Soğuk Savaş döneminden ve 12 Eylül öncesinden kalma Berlin Duvarları’nı kırmak ve Türk düşünce hayatının önündeki damar tıkanıklığını açmak için Sultan Galiyev’i gündeme getirmeye karar verdik. İlk yazıyı o yazdı, devamını röportajlarla ben getirdim. Attila İlhan’ın “dip dalgası” dediği hareketin ilk nüvesi buydu. Hareket öyle büyüdü ki bizi de aştı. Fakat ne yazık ki iç ve dış istihbarat servisleri bu dalgayı kontrol etmek için bir sürü dernek, internet sitesi kurdu, yayın yaptı. Okyanus ötesinden gelen talimatlarla, birileri milli direnci yok etmek için harekete geçti.
İrfan Ülkü bunlara aldırmadı, o Amerika’da, Batı Avrupa’da İngilizce çıkan yeni kitapları herkesten önce getirtir, okur ve değerlendirmesini yapardı. Özellikle son yıllarda kendisini çok geliştirmişti. Moskova ile İslam Arasında Orta Asya, Troçkist İmparatorluk, KGB Arşivlerinde Enver Paşa, Türklüğün Son Cephesi, Kızıl Yıldızdan Hilale Haydar Aliyev’in Fırtınalı Hayatı, Bağımsızlıktan Sonra Azerbaycan adlı eserleri bunun göstergesiydi. Özellikle Troçkist İmparatorluk adlı eserini okumadan, bugünkü dünyayı, mesela son ekonomik krizi anlamak pek mümkün değildir.

* * *


İrfan Ülkü, Turan coğrafyasından nereden bir milli ses çıksa çocuk gibi heyecanlanır ve hemen o konuyu araştırır, herkesten önce Türk kamuoyuna duyurmak için çırpınırdı.
İstihbarat servislerine büyük ilgi duyar, ancak gazetecilik çizgisinden öteye asla geçmezdi. O, cumhuriyeti esas itibarıyla Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurduğunu, CIA’nın bu modelden esinlenerek kurulduğunu söylerdi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in de teşkilatla ilişkisi olmuştu. Mustafa Kemal’in teşkilatla ilişkisi Trablusgarp Savaşı’nda mahalli milisleri örgütlemekle başlamıştı. Mustafa Kemal daha sonra Enver Paşa ile olan ihtilafı sebebiyle teşkilata biraz mesafeli durmayı tercih etti. Gerek İstiklal Savaşı’nda, gerekse Cumhuriyet sonrasında önemli roller oynayan Rauf Orbay, İstiklal Mahkemeleri’ne başkanlık eden Ali Çetinkaya, Cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden Ali Fethi Okyar, T.C.’ye bakanlık ve başbakanlık yapan Dr. Refik Saydam, Atatürk’ün yaveri piyade subayı Rasuhi, THK Başkanlığı yapan Fuat Bulca, İstiklal Marşı’nın yazarı ve Kurtuluş Savaşı’nın manevi dinamiklerinden Mehmet Akif Ersoy da teşkilatta çalışmıştı” diyordu.
Bu konuları iyi biliyordu. Çünkü dedesi de Mehmet Akif Ersoy ile birlikte Teşkilat-ı Mahsusa’da görev yapmıştı.
Allah rahmet eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları