Dobroye utro Denizbank!
Dobroye utro, Rusça günaydın demek.
Bu kelime son 20 gündür Ruslara satılan Denizbanklıların dilden düşürmedikleri espri cümlesi.
Denizbank hiç de uzun olmayan bir pazarlık sonucu Rus Sberbank’a satıldı.
Avrupa’nın devi Dexia belki de istemeyerek de olsa en karlı iştirakini Ruslara kaptırmış oldu. Asında Dexia uzun süredir mecburiyetten Denizbank’ı satmak istiyordu. Ama nedense bir türlü alıcı ile satıcı bir araya gelip uzlaşamıyordu.
Aylarca Katarlılar hikayesi dolaştı. Bitti bitiyor denildi. Hatta Katarlılar bir ara Denizbank Genel Müdürlük koridorlarında bile göründü. Personel Katarlılara banko gözüyle bakıyordu.
Oysa Katarlılar Denizbank’ın tamamını değil bir bölümünü almak istiyorlardı. Ancak Katarlıların Denizbank için ayırdıkları bütçe 1 milyar doların çok altındaydı ve o da Dexia’yı tatmin etmedi.
Sonra HSBC olayı patlatı.
Denizbank’ı bir lokmada alıp yutmak isteyen İngiliz Bankacılık devi HSBC’ye Denizbank yönetimi hep şaşı baktı. Hatta satış için kurulan Bilgi Odası’na bile alınıp bilgisiz bırakılan HSBC, Denizbank yönetimine halen kırgın, halen öfkeli. Öfkenin hedefinde ise Hakan Ateş var. Hatta HSBC’nin bu öfkesi Hakan Ateş ile Dexia’yı bile karşı karşıya getirdi.
Ruslar kararlıydı
Ruslar aslında daha ilk başlarda Denizbank ile ilgilenmişlerdi. Ancak BDDK’nın onay vermeyeceği iddialarıyla gündemden düşürmüştü. Görünen o ki, Türkiye’nin gündeminden düşen talep Ruslarınkinden düşmemiş.
Bankacılık kulislerinde Ruslara sıcak bakılmamsının arkasında Genel Müdür Hakan Ateş bulunuyordu. Denizbank’ı kendi çocuğu gibi, daha Zorlu Grubu’nda alıp bağrına basan ve finansal dehasıyla büyüten milyar dolarlık bir banka haline getiren Ateş, Ruslara hiç bir zaman sıcak bakmadı. Türkiye’ye girmeye kararlı olan Rus Sberbank, Başbakan Erdoğan ile görüşerek bir nevi Türkiye garantisini cebine koyduktan sonra Dexia’nın kapısını çaldı ve işi bitirdi.
Tabela sorunu
Hakan Ateş ile Sberbank arasındaki ilk gerginlik tabela konusunda çıktı. Hakan Ateş, Denizbank’ın Türkiye’de önemli bir marka olduğunu savunarak bu isim altında devam etmesi gerektiğini savundu. Sberbank’ın Başkanı German Gref ise kendi markalarında ısrarlı. Ona göre hedef Türkiye değil, dünya olmalıydı. Çünkü Sberbank Türkiye’nin dışında Yunanistan ve İtalya’da da banka almayı planlıyor.
Başta Denizbanklılar olmak üzere tüm bankacılık dünyası dahi çocuk Hakan Ateş’in ne yapacağını tartışıyor. Hakan Ateş’e yakın kaynaklar, eylül-ekim gibi yıl sonuna doğru Denizbank’tan ayrılacağı yönünde bir görüşe sahip. Ruslarla “tarz” sorunu yaşayabileceğini düşünen Ateş, satış sürecinin tamamlanmasından sonra evladı Denizbank’a veda edecek. Hatta bu ayrılığa kesin gözüyle bakanlar bulunuyor.
Yeni proje mi?
Hakan Ateş, Denizbank ile birlikte Türkiye’ye yeni bir bankacılık modeli getirdi. Bireysel satışla karlılığını artıran bankayı bugün Türkiye’nin en büyük bankaları dahi taklit ediyor. Ateş’in önümüzdeki yı kendi A takımı ile küçük ölçekli hatta varlığı tartışılan bir bankanın başına geçeceği konuşuluyor. Söz konusu banka ile bir süredir flörtün sürdürüldüğünü de iddia edenler bulunuyor. Hakan Ateş’in de pozitif baktığı iddia edilen bankada yüzde 20’in üzerinde bir pay sahibi olacağı da konuşuluyor. Ateş’in Denizbank’ın satış sürecinin tamamlanmasıyla bu yönetim kurulu üyeliğinden de ayrılacağı iddia ediliyor. Dexia’nın da bu konuda aynı arzuda olduğu biliniyor.
Sonuç olarak Hakan Ateş, Türkiye için çok önemli bir isim. O, diğer bankacılar gibi büyük bir sermayeli, kurulu düzeni olan bir bankanın başına gelmedi. O, hiç bir zaman sadece imza atan bir yönetici de olmadı. Tabiri caizsse o, sokak satıcısı oldu. O, Zorlu’nun tabela bankasını dünya devlerinin almak için yarıştığı bir bankaya dönüştürdü. İşte bu nedenle Hakan Ateş bir markadır.
Türkiye Hakan Ateş markasıyla gurur duymalıdır!