Dışişleri, NATO yalanını söylüyor!
Yandaş olmayan basın günlerdir, “Kürecik Radar Üssü, İsrail’in güvenliğini sağlıyor” manşetleri atıyor, tam bir hafta sonra Dışişleri, “Yok böyle bir şey, zaten NATO Genel Sekreteri de, ’Kürecik İsrail için değil’demişti” diye mahcup bir açıklama yapıyor..
Oysa bu açıklamayı Dışişleri Bakanı ve bizzat şahsı suçlanan Erdoğan yapmalı değil miydi? Bu saatten sonra Dışişleri’nin bu açıklaması dayanak yapılarak Erdoğan, muhalefeti meydanlarda yıpratmayı deneyecektir. Lâkin biz artık NATO’nun, ABD’nin ve BM’nin yalanlarına karnı tok bir milletiz.
Bizim, tek yuttuğumuz yalancı dolmalar iktidar ve yöneticilerinin yalancı dolmaları.. “Görüşürken” tutar “Görüşmedik” derler, “yutarız!” Tapelerle kulağımızı patlatan “suçüstü” lere “Konuşmadık, montaj” derler, “yutarız” . Gözümüzün içine sokulan para sayma makineleri ve içleri Dolar ve Euro dolu kasalar için “iftira” derler, gözümüze değil, onlara inanır, yani bunu bile “yutarız.”
Amma bir NATO yalanını bize, bize bütün bu yalanları yutturanlar bile yutturamaz.. Kürecik Radar Üssü’nden İsrail’in faydalanması faydalanmamasından çok daha yüksek bir ihtimaldir, kim ne derse desin. Bir kere aynı radardan yani AN/TPY-2 radarından bir tanesi de İsrail’de kuruludur. İkincisi, bizzat Obama, “İsrail’in güvenliği bizim için her şeyden önemlidir” diyen bir adamdır. Her şeyden yani NATO’dan, Türkiye’den.. Zaten ABD iktidarı ve muhalefeti ile neredeyse ABD’den önce İsrail’in güvenliği demektedir.
Tamam, Kürecik bir NATO radarıdır, amma, NATO demek ABD demek değil midir? İki: Kürecik’teki radarın devreye girebilmesi için İspanya, Romanya ve Almanya’daki radarlarla koordineli çalışması gerekmektedir. İspanya ve Almanya’daki radar üsleri NATO’nun değil, İspanya ve Almanya’nın kontrolündedir. Almanya’da Türk subay bulunacak amma, fiiliyatta evet sadece “bulunacak” tır, bir işe karıştırılacağına inanmak saflıktır. Merkel’in İsrail vahşeti karşısında, “İsrail’in yanındayız” demesi bir bakıma, “Her türlü imkânlarımızla İsrail’in yanındayız” demek değil midir ve bu imkânların içerisinde Kürecik’teki Radar Üssü’nün elde ettiği bilgileri de İsrail lehine kullanmak neden olmasın?
Türkiye, Batı’nın yalan deliklerinden kafasını uzatan yılanlarla kaç defa zehirlendi, akıllanması lazım değil mi? Hatırlarsanız, bizim bir “Çekiç Güç” ümüz vardı?! Bu “Çekiç Güç” güya Kürtleri, Saddam’ın kimyasallarından korumak için Irak’ın 36’ncı Paralelini Bağdat uçaklarına yasaklamıştı.
Peki, gerçek ne idi?
Türkiye’de, Diyarbakır’da kurulu, Türk generallerin de yönetiminde bulunduğu Çekiç Güç bunca sıkı denetime rağmen PKK’ya helikopterlerle silah ve teçhizat atarken yakalanmadı mı? Yine aynı Çekiç Güç, 36’ncı Paralelin kuzeyini korumak için Türkiye’ye gelmiş olmasına rağmen 36. Paralel tıpkı bizim Ege kıyıları gibi eğri-büğrü korunmadı mı? Bu eğriliğin sebebi 36’ncı Paralelin güneyinde kalan Kürt grupları şemsiye altına almak için güneye doğru sarkmak ve fakat 36. Paralelin kuzeyinde olmasına yani tabii koruma altında bulunmalarına rağmen Türkmenleri Saddam’ın zulmüne terk etmek için kuzeye doğru çekilmek olarak tecelli etmedi mi?
Kürecik’e Türkler sokulmuyor? Kim ne derse desin, her şey ABD ve Alman subayların kontrolünde. Diyarbakır’da Türk generalin de yönetim ortaklığında bulunduğu Çekiç Güç’te bu kazığı atanlar, Kürecik’te İsrail’in güvenliğini tehdit edecek bir Hamas bilgisine ulaşacak, onlar da bunu İsrail’le Almanya yahut İspanya üzerinde paylaşmayacak, siz bunu benim külahıma anlatın...