Dış politikada radikal gelişmeler
Son günlerde Türkiye''nin dış ilişkilerinde beklenmeyen gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmelerin bir kısmının, biraz telkinle olmakla birlikte, kendi inisiyatifimizle olduğu, bir kısmının ise istemimiz dışında ve aleyhimizde cereyan ettiği görülmektedir.
Ermenistan''la normalleşme...
Türkiye, 2020 sonundaki Ermenistan''ın Dağlık Karabağ savaşında Azerbaycan''a yenilmesinin hemen ardından Erivan ile ilişkilerin normalleşmesi mesajları vermeye başlamış, Ermenistan da, seçimlerin ardından Türkiye ile önkoşulsuz diyaloğa hazır olduğunu söylemiştir.
Aradan bir yıl kadar geçtikten sonra Türkiye ve Ermenistan, kapalı olan sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin tesis edilmesini içerecek yeni bir normalleşme adımı attıklarını açıklamışlar ve bunun için karşılıklı özel temsilciler atamışlardır. Bir yol haritası oluşturmaya çalışacaklarını, 2009''da imzalanan ikili protokole benzer bir anlaşmanın gündeme geleceğini de ifade etmişlerdir.
Türkiye bu girişimin her adımında Azerbaycan''la ortak hareket edileceğini, "iki devlet tek millet" anlayışına herhangi bir zarar gelmemesine özen göstereceğini beyan ederek bu konudaki hassasiyetini de göstermiştir.
Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasının, Rusya''nın bölgedeki etkisini zayıflatmak amacıyla ABD tarafından önerildiği ve bunun da Ekim 2021''de Roma''daki G-20 Zirvesinde gerçekleştirilen Türkiye-ABD liderleri ikili görüşmesinde konu edildiği ve iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından ele alındığı söylenmiştir.
Bloomberg ajansının, Türkiye''nin bu sürpriz dönüşünün, ABD''yle ilişkilerini yumuşatmak için Biden''ı memnun etmeye yönelik olduğuna ilişkin yorumu dikkat çekicidir. Beyaz Saray danışmanın, Türkiye-Ermenistan arasında normalleşme sürecinin başlamasından memnuniyet duyulduğunu ifade etmesi de bunu teyit eder mahiyettedir.
İlişkilerin normalleşmesinde ABD''nin etkisinin yanında, Türkiye''nin komşusu olduğu Ermenistan''la ticaretin canlanmasını arzuladığı da ifade edilebilir.
Ancak Ermenistan''ın 2009 Protokolünü tek taraflı bozan ülke olduğu, sözde Ermeni Soykırımı iddiasından vazgeçmediği, anayasasında Türkiye topraklarının önemli bir kısmını kendi toprağı olarak gösterdiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Ayrıca Biden''ın, sözde soykırımı tanıdığını gözümüzün içine baka baka ilan ettiği, Papa''nın sözde soykırım konusundaki tutumu, Batı''nın Rusya''nın bölgedeki etkisini kırmak amacıyla Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını desteklediği ve bunun Türkiye-Rusya ilişkilerine olumsuz etkisinin olabileceği de dikkate alınmalıdır.
ABD-Yunanistan''la devriyede
Bir diğer gelişme de, ABD''nin Yunanistan''la yapmış olduğu Sahil Güvenlik Anlaşmasıdır. Bu anlaşmaya göre Yunanistan ve ABD Sahil Güvenlik ekipleri Ege ve Akdeniz''de birlikte devriye icra edeceklerdir.
ABD-Yunanistan Savunma İşbirliği Anlaşması''nı müteakip, iki ülke arasında kapsamlı silah alımı ve modernizasyon sözleşmeleri yapılmıştır. ABD''nin, Yunanistan''a F-35 dahil hava ve deniz gücüne katkısının yanında, Yunanistan''daki üslerini genişletmesi, yeni üsler kurması, tatbikat ve diğer bahanelerle askeri gücünü konuşlandırarak yığınak yapması, Rusya''ya karşı olduğu gibi, aynı zamanda Türkiye''ye karşı da "şimdilik" caydırıcı bir tedbir olduğu anlaşılmaktadır.
Buna bir de Sahil Güvenlik kuvvetlerinin eklenmesiyle bu konu çok daha ileri boyutlara taşınmıştır. ABD''nin bölgedeki mevcut kuvvetlerine Sahil Güvenliği de dahil ederek, Yunanistan''la birlikte Doğu Akdeniz ve Ege''de gemilerle Rusya ve Türkiye''ye gözdağı vermeyi ve Türkiye''yi Montrö Sözleşmesi konusunda baskı yapmayı planladığı değerlendirilmektedir. Yeni anlaşmanın, kara suları, terör ve kaçakçılığın yanında Münhasır Ekonomik Bölge güvenliğini de kapsaması, bu konuda ABD ve Yunanistan''la sıklıkla karşı karşıya gelmemize de sebep olabilecektir.
Avrupa yine aleyhimizde
Avrupa Konseyi Türkiye''yle, AB''den giderek uzaklaşması ve diğer nedenlerle üyelik müzakerelerini durdurmuş, AB de, KKTC''nin kapalı Maraş Bölgesini kısmen açmasını bahane ederek Türkiye''ye yaptırım için hazırlık içine girmiştir.
***
Bu gelişmeler, Türkiye''nin dış politikadaki ilişkilerini, çıkar odaklı olarak yeniden gözden geçirmesi ve yeni bir durum muhakemesi yapması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.