DIGITURK, bu rezilliği sonlandırmalı
"E48-32 sinyal seviyesinde azalma var. sinyal bağlantılarını kontrol edip, uydu alıcınızı fişten çıkarıp tekrar fişe takınız. Ve DIGITURK Kolay Kurulum ekranından kanal kurulumu yapınız. Detaylı çözüm için www.digiturk.com.tr/destek adresinden bilgi alınız."
Bu yazı her DIGITURK abonesinin artık ezberlediği bir metin Platforma abone olanların sinir sistemleri tavan yaptı. Tansiyonu olmayanlarda bile bu illet başladı. Çünkü bir yarışma izlerken, çok sevdiğiniz bir şarkıyı dinlerken, ya da bir futbol maçını seyrederken yayın cart diye gidiyor. Ekrana yukarıdaki yazı biniyor. Ne zaman gideceği de belli değil. Bazen kısa sürede normale dönülüyor. Kimi zaman da saatlerce bu metni izlemek zorunda bırakılıyorsunuz. Bazıları da mutlaka benim formülümü uyguluyor; "fişler çekiliyor".
Çin teknolojisi mi?
Çocuklarım bu rezillikten kurtulmanın yolunu buldular. Nasıl mı? Başka sisteme geçtiler. Hatta sağlama için bir odalarına Tele Dünya bağlattılar. Ben hâlâ direnenlerdenim. Ancak sabrımın da bir sınırı var. Belki de bu kadar tahammüllü olmamdaki en önemli neden "teknoloji fukarası olmam"!
Şimdi önereceğim çözüm formülü baştan söyleyeyim bana ait değil. Bunu bir zamanlar DIGITURK bayiliği yapmış bir kardeşim söyledi; "Kurum bir an önce kullandığı Çin kökenli ucuz cihazlardan kurtulmalı". Doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Bildiğim tek şey "bu bitmez tükenmez arızalara bir an önce son verilmesi." Aksi halde tüm aboneler DIGITURK'ü terk edecektir...
***
Mükemmel ötesi konser
Türk müziği tutkunu iseniz size bir yapım önereceğim; Şaheserler. Bu programın yayın günü Cumartesi. Saat 19.45'te başlıyor. Şefliğini Vedat Kaptan Yurdakul'un yaptığı bu yayın için çok başarılı diyebiliyorum. Kılık kıyafetlerden dekorlara kadar -Başak Arslantürk- uyumlu. Siyah giysilerin canlı renklerle sarılarak görüntülenmesi müthiş. Dış çekimlerden, nota ve sözlere kadar ekrana yansıtılış harika. Yapım-yönetime imza atan Burhan Tanrıverdi'yi ayrıca kutluyorum. Osman Nihat Akın'ın bestelerinin icra edildiği bu hafta bir başka ayrıcalık piyanoda idi. Erkan Yüksel oturuyordu. kendine ait Nihavend Saz Semaisi ile adeta imzasını attı. Yüksel daha önce de yazdığım gibi Fatih'in çocuğudur. Ayvansaray kökenlidir.
Diğer hoşluk ise üç Kürdilihicazkâr beste ile final yapılması idi. Bunlardan biri "Girdim yarin bahçesine, gül dibinde gülizar"dı. Bu şarkı Ataninemin sevdiklerindendi. Çünkü içindeki şu mısralar önemli idi; "Saçlarından kopan teller kaldı bana bergüzar". Bergüzar, anneannemin annesinin adı. Bu yüzden bu şarkıyı sıkça söylerdi. Ben de ruhlarını şad ettim.
***
Aslında bugünü tamamen bir kitap eleştirisine ve Kafkas geleneklerine ayıracaktım. Yine de elime zaten geç ulaşan bir romandan "Sahra 1911"den söz edeceğim.
Ayşe Övür, klasik arkeoloji eğitimi almış biri. Yüksek lisansını da İstanbul Üniversitesi "Eski Çağ Tarihi" bölümünde tamamladı. Çakıştığımız nokta ailesi Rumeli ve Kafkasya karması olması. Tıpkı benimkiler gibi. Yetişmemde etkili olan kesimi soran olursa Kafkasya derim. Çünkü egemenlik onlardaydı.
Kökler
Sahra 1911'e gelince, Rus mezaliminden kaçanların hayatını anlatıyor. Karadeniz'de başlayan öykü Gönen'de ara veriyor. Sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu kurtarmak için Sahra Çölü'ne gidiliyor. Çerkez lideri Sefer Bey'in son seferi...
Biraz genişletirsem ülkesi için hâlâ umudu olan bir doktorun, bir öğretmenin, bir gazeteci/subayın ve bir çocuğun kahramanlıkları anlatılıyor. Kafkas gelenek ve göreneklerinin tanıtımı unutulmuyor. En başta da saygı. Sahra 1911 Remzi Kitapevi etiketli. Herkese, özellikle kökleri Karadeniz'in kuzeyine uzananlara öneriyorum.
***
New York'taki borç
Moda-stil denilen programların isimlerinden Hakan Akkaya'yla ilgili bir haber aldım. Özer Dumankaya, Karslı bir arkadaşımız. Yıllar önce Amerika'ya yerleşti. Kaan adlı bir limuzin şirketi kurdu. Otuzun üstünde süper lüks aracı var. Tesadüf bu yaza Hakan Akkaya ABD seyahatinde New York'ta Dumankaya'dan araç kiralıyor. Hesabı keserken memnuniyetini belirtiyor. "Ödemeyi İstanbul'da yapacağım" diyor. Aradan epey zaman geçiyor ama tık yok. Uyarılara rağmen Hakan Akkaya'da hareket görülmüyor. Bir de ben hatırlatmak istedim. Dünya ne kadar küçük değil mi?
BİR TELEFON: Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Mithat Baydur aradı. Kendisiyle ilgili yazılarımdan dolayı teşekkür etti. Ben de her zaman kalemimi doğrulardan yana kullandığımı söyledim. İşlerine gelmeyince fırça atanları hatırlattım. Zaten bunların ortak özelliği başarısızlıklarını eleştirenlere yamamaya çalışmaları. Ders alma yerine, ukalalık ederler. Bunları gördükçe Baydur hoca gibilerin değerini daha iyi anlıyorum.