DHL ve Türkiye...
“DHL kontrolü dışında gümrükte yaşanan gecikme”.
Bu cümle ne anlama geliyor bilemedim. Cümleyi kopyaladım ve ünlü arama motoru Google’a yapıştırıp, ara dedim.
İşte DHL ile tanışmam bir vatandaş olarak mağduriyetim, kaygılarım ve üzüntülerin bundan sonra başladı.
Hong Hong’dan 8 dolara aldığım basit bir kulaklığı satıcı, bir süre önce yüzde 51’ini Alman posta idaresi Deutschepost’un aldığı DHL kargo şirketi ile yolladı. Müthiş bir hız. 1 gün sonra paket Türkiye’ye girdi. Üstelik paketin her adımını internetten izleyebiliyorsun.
Gümrük kanununa göre, satın aldığım ürün 70 euronun altında olduğu için rahat rahat kulaklığın gelmesini bekledim. Ancak ‘DHL kontrolü dışında gümrükte yaşanan gecikme’yazınca anlam veremedim. Meğerse paket gümrüğe takılmış.
İşin ilginç yanı da zaten burada. 8 USD değerinde bir kulaklık nasıl olur da gümrüğe takılır?
Google’daki o aramada yüzlerce şikayet var. Hepsi benim başıma gelen türden. Hepsinde kargo şirketi DHL’ye yönelik suçlama var. Hepsi “DHL kasıtlı olarak gümrüğe sokuyor” iddiasında bulunuyor İddialara göre, gümrüğe takılmasında DHL’nin etkisi var. Zira siparişinizin gümrüğe takılması halinde paketi almak için ya bir gümrük müşaviri aracılığı ile başvuracaksınız ya da DHL’nin müşavirlerini kullanacaksınız.
‘DHL kontrolü dışında gümrükte yaşanan gecikme’ uyarısını gördükten sonra aradığınız müşteri temsilcisi hemen o sihirli formülü size fısıldıyor. 150 TL gümrük terminal hizmet bedeli ödeyeceksiniz. Ayrıca paketinizin depoda kaldığı her gün için de ayrıca para ödeyeceksiniz. 50-60 TL de o tutuyor. Ufacık bir paket için gidip gümrük müşavirlik şirketi bulamayacağınıza göre mecburen DHL ile sorunu çözmek zorundasınız.
İşte her gün yüzlerce paketin gümrüğe takılmasına yönelik bu iddialar internet dünyasında yer alıyor.
Hemen DHL’yi aradım. Paketin gümrüğe takıldığını, bir gümrük şirketi aracılığı ile gümrük vergisini ödeyerek alabileceğimi bana da söylediler.
İyi de 8 USD değerindeki bir paket nasıl olur da gümrüğe takılır? Gümrük memuru bunu muayene ederken değerini anlamaktan aciz mi?
DHL’nin savunması net:
‘Biz bilmeyiz gümrük memuru bilir.’
2 gümrük memuru DHL binasında görev yapıyor. DHL’nin dahili numaralarıyla devletin memuruna ulaşmaya çalışıyorsun. Bu iki memura ulaşmak cumhurbaşkanına ulaşmaktan daha zor ve imkansız.
Yani derdini anlatacağın tek kişi DHL’nin call center olarak tabir edilen telefondaki müşteri temsilcisi.
Adı müşteri temsilcisi!
DHL’nin müşteri temsilcileriyle ve orada görev yapan gümrük memurlarıyla görüşmek ve derdimi anlatmak için toplam 73 telefon görüşmesi yaptım.
Gümrüğe takılan ürünün değerinin 8 USD olduğunu belgeleriyle kredi kart harcamamla ispat ettim. Zaten ürünün de üzerinde fatura kopyası var. Gümrük memurları itirazımı haklı görmüş ve gümrüksüz olarak almama izin verdiler.
Hong Hong’dan 1 günde Türkiye’ye gelen paketimi 5 günde zor aldım.
Tabii ki 73 görüşmeden sonra. Bu kadar itiraz ve ısrar olmasaydı DHL’yle 200, lira gümrüğe ise 10 lira ödeyip kulaklığı alacaktım.
Alman’ın şirketine 200 TL, devlete 10 TL.
Şimdi buradan önce DHL yetkililerine soruyorum:
Hakkınızda bu kadar ciddi iddialar var iken, neden hiç bir açıklama yapma gereği duymuyorsunuz. Gerçekten daha fazla kazanç için ürünlerin gümrüğe takılmasında etkiniz var mı yok mu? Şeffaf bir şekilde bu süreci neden açıklamıyorsunuz?
İkinci sözüm DHL binasında devlet adına görev yapan gümrük memurlarına:
Yurtdışından gelen ürünlere 70 euro kadar değerde olanlara gümrük muafiyeti var. 8 USD değerinde bir kulaklığın değerinin 70 eurodan daha az olduğunu anlayamayacak kadar az bilgi ve tecrübeye mi sahipsiniz? Adınız gümrük muayene memuru. Gerçekten sağlıklı bir muayene yapıyorsanız, neden DHL’ye yönelik internette vatandaşların yüzlerce şikayeti var?
Ve buradan son sözüm Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı’ya:
Özellikle tüketici haklarına yönelik hassasiyeti ile bilinen Sayın Bakan bu iddiaları neden araştırmıyor?
Burada söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hakları mı yoksa Alman DHL’nin daha fazla kazancı mı?
Konuya nokta koymuyorum ve bu konunun takipçisi olacağım...