Devletin beyin damarları ve Doğu Akdeniz felci!

Son bir yıl içinde hepimiz, salgın dolayısıyla, küresel bir medya operasyonuna maruz kaldık. Belirli merkezlerden üretilen haberler, sosyal medya ile birlikte anında bütün dünyanın gündemine giriyor. ABD merkezli sağlık kuruluşlarında çalışan akademisyenlerin varsayımları, hâkim görüş haline geliyor. Farklı görüş üretenlere ise dünya çapında sansür uygulanıyor. Yine de ABD Başkanı Trump'ın Dünya Sağlık Örgütü'ne verilen desteği kesmesi, son olarak da eski CIA Başkanı ve halen ABD Dışişleri Bakanı olan Pompeo'nun "Dünya Sağlık Örgütü'ne güvenmiyorum" şeklindeki açıklamasını sansür edemediler.

Haberleşme sistemi, insan vücudundaki sinir sistemi gibi, dünyaya saran bir ağdır. Bu ağın, yönetim mekanizmalarında bulunanlar, salgını bahane ederek sansüre başlayınca, küresel sinir sisteminde tıkanmalar oluyor. Bu tıkanmalar da devlet yönetimlerini felç ediyor.

***

Sağlık kuruluşları, inme hastalığını şöyle tanımlıyor:

"Felç adı ile de bilinen inme, beyne giden kan akımının ani bir şekilde kesilmesi veya azalması durumudur. Buna bağlı olarak beyinde yeterli oksijenlenme ve beslenme sağlanamadığından beyin hücrelerinde hasar oluşuyor."

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aysel Milanlıoğlu da, yeni tip koronavirüsün hem sinir sistemini hem de damar duvarını etkileyip kanda pıhtılaşma eğilimini artırarak inmeye neden olabileceği uyarısında bulundu.

Milanlıoğlu, inmenin beyin damarlarının tıkanması veya yırtılması sonucu gelişen bir rahatsızlık olduğunu söyledi.

***

Devletlerin sinir sistemi ve kan dolaşımı da sisteme giren virüsler tarafından tahrip ediliyor. Bunun sonucunda, devletin beyin damarları tıkanıyor veya yırtılıyor. Sonuçta devlete veya devletin kurumlarına inme iniyor.

Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinin nasıl felç edildiğine dair yüzlerce olay yaşanmıştır. Fakat biz hangi gerçeğe işaret edersek edelim, siyasi taraf olanların bu tespitleri doğru algılaması mümkün değildir. Çünkü Türkiye'de partizanlık virüsü de ülke vücuduna öyle yayılmıştır ki milyonlarca insanın algılama yeteneği yok olmuştur.

Hani koronavirüs vakalarında koku ve tat alma duygusu yok oluyor ya, partizanlık virüsü, insanları, ihaneti bile milli başarı gibi göstermeye kadar götürüyor.

***

Belki Türkiye dışından bir örnek verirsek, konunun daha objektif değerlendirilmesini sağlayabiliriz.

ABD Başkanı Trump ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Beyazsaray'da ortak basın toplantısı yaptı. Trump, Kosova ile ekonomik normalleşme anlaşması imzalayan Sırbistan'ın Tel Aviv'deki büyükelçiliğini de Kudüs'e taşıyacağını açıkladı.

Görüntülerde, Trump'ın açıklamasının ardından Vucic'in anlaşma metninin sayfalarını karıştırdığı ve ardından Sırp heyetine dönerek "bu da nereden çıktı?" der gibi baktığı görülüyor. Sırp medyası bu durumu eleştirerek, ülke heyetinin ya imzaladığı metindeki maddelerden haberdar olmadığını ya da bilgileri olmadan metne eklemeler yapıldığını öne sürdü. Anlaşma metninde 5G teknolojisi ile ilgili maddeler de var!

Vucic ise anlaşma maddelerinin gizli olduğunu söyleyerek detay vermekten kaçındı.

***

Bilindiği gibi, Abdullah Gül de, 2003'te Dışişleri Bakanı iken ABD Dışişleri Bakanı Powel ile iki sayfalık dokuz maddelik bir gizli anlaşma imzalamış, açılım süreci bunun ardından gelmişti. Ege'deki Türk adaları da 2004 yılında AB ile varılan bir gizli anlaşmadan sonra Yunanistan tarafından işgal edilmeye başlanmıştı.

Doğu Akdeniz'in Türkiye'ye kapatılması girişimleri de işte bu gizli anlaşmadan kaynaklanıyor, yani Türkiye'nin beyin damarlarında 2004 yılından beri inme var!

Yazarın Diğer Yazıları