Devleti ayağa düşürmek!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup konuşmasında, Eflatun'un asırlar önce "en tehlikeli durum, devletin ayağa düşürülmesidir" dediğini, bugün hem Türk siyasetinin hem de küresel siyasetin mümeyyiz sorununun bu olduğunu kaydetti.

Bahçeli, “Kendilerini yükseltmek maksadıyla milleti ve devleti ayağa düşürmek için Türkiye düşmanlarının eline avucuna düşenler kelimenin tam manasıyla zillettedir ve siyaset platformunda bu köhne sıfatlarıyla arzı endam ettikleri ortadadır. Siyasetteki potansiyel ve popüler mesele yalnızca seçim kazanmakla, koltuk kapmakla, zirveye tırmanmakla, ezcümle iktidar olmakla sınırlandırılamaz, bunlarla da sınırlı görülemez. Millet varlığını, devlet hakkını, insan onurunu şartlar ne kadar ağır olursa olsun savunma ve sahiplenme fazileti gösterenler siyaseti adam gibi yapan yüz aklarıdır.” dedi.

Bahçeli, aynı değerlendirmeyi, 24 Aralık 2022’de MHP Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 18. Dönem Sertifika Töreni’nde de yapmıştı.

O konuşmada Bahçeli, önce Türk düşünürü Yusuf Has Hacib’in “Aymaz olursa beyler işini bitiremez, /Aymaz bey bilmeli ki beyliği devam edemez.” sözlerini de hatırlatmıştı.

***

Çiğdem Yıldızdöken’in “Platon’da Demokratia Kavramı” adlı tezinden nakledelim:

“Platon’a göre yönetim, kölelerin, tacirlerin gündelikçilerin anladıkları bir sanat olmaktan öte bir bilimdir. Üstelik bilimlerin en çetini, en yücesidir. Böyle bir bilim kalabalıkta bulunmaz. On bin kişinin içinde elli-yüz kişide bile zor bulunur. Bu anlamda Platon devletin devlet olabilmesi için yönetim bilimine sahip olmasını; devlet sanatına sahip olmasını ölçü olarak almaktadır. Ona göre işlerini bilim üzerine değil de, yazılmış yasalar üzerine kuran devletlerde, bütün kötülükler meydana gelir. Bilime dayanmayan devlet, gerçek devlet olmadığı gibi, bu devletlerde yönetimin başında bulunanlar da gerçek devlet adamı değildir. Bunlar particiler, en kötü hayal tahrikçileri, sofistlerdir; devlet biliminden yoksun devletlerin kendileri de hayalden başka bir şey değildir.”

***

Sorun şu ki, 22 yıllık AKP iktidarında devlet, gerçekten ayağa düşürülmüştür. Devletin yönetim kademelerinde görev almak için birinci şart, lideri göklere çıkaracak kadar övmektir. AKP hükümetlerine bakanlık yapanların birinci vasfı budur. Müsteşarlık, genel müdürlük, daire başkanlığı, şeflik, düz memurluk hatta hizmetli olarak görev yapmak için ne gerektiğini herhalde bilmeyen yoktur. Diğer taraftan, AKP döneminin ilk 14 yılında devlet kadrolarının bir kısmı da sonradan terör örgütü olarak suçlanacak ve FETÖ denilecek cemaate bırakmıştır. Dolayısıyla kötü kadrolar, iyi kadroları elemiş, askeri okullarda bile zulmedilen öğrenciler, okulları tazminat ödeyerek terk etmek zorunda bırakılmıştır. Ordudaki terfiler, cemaat kontrolüne terk edilmiş, yüksek yargının cemaate teslim edilmesi için 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği yapılmıştır... Emniyet tamamen FETÖ’nün eline bırakılmıştır. FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminden sonra tasfiye başlamış, ancak bu defa da kadrolar başka cemaat ve tarikatlar arasında paylaştırılmıştır. Yüksek yargıda görev yapanlar, hangi parti veya cemaatin kontenjanından atandıklarına bağlı olarak anılır olmuştur. Bu ikinci dönemde AKP iktidarını sayısal ve siyasal olarak ayakta tutan da MHP olmuştur.

Denilebilir ki, tarihte Türklerin kurduğu devletlerin hiçbirinde, devlet bu kadar ayağa düşürülmemiştir.

***

Bu bakımdan Bahçeli’nin Eflatun’un sözlerini hatırlatma amacı ne olursa olsun, devletin ayağa düşürülmesinden bahsetmesi, zamanlama olarak çok doğrudur...

Sadece Sinan Ateş suikastinde devlet organlarının takındığı tutumu ele alsak bile devletin ayağa düşürüldüğünü görmek mümkündür.

Sinan Ateş’in eşinin ifadesine yer verilmeyen iddianamenin kabul edilmesini isteyerek, azmettirici siyasilerin yargılanmasını önlemeye çalışmak da devleti ayağa düşürmek değil midir? Yargılamayı etkilemek başka nasıl olur?

Yazarın Diğer Yazıları