Depreme karşı karbon kaplama yöntemi...
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı iken Prof. Dr. Güney Özcebe, 2011 yılında yaptığı açıklamada, 10 yıldır sürdürülen araştırmalar sonucunda mevcut betonarme binalardaki tuğla duvarları "gömlek kumaşı inceliğindeki karbon lifli polimerler" ile kaplayarak bir çeşit perde beton haline getirmek yöntemi geliştirildiğini bildirmişti.
Geliştirilen başka bir yöntem de "beş santimetre kalınlığında çelik-beton paneller" ile duvarları güçlendirmekti.
O dönemde yayınlanan AA muhabiri Selma Kasap''ın haberine göre, karbon kaplama yöntemiyle boya-badana yapar gibi duvarları güçlendirmek mümkündü.
Prof. Dr. Güney Özcebe, polimer kaplama yöntemini anlatırken "Gömlek kumaşı kadar ince bu malzemenin makasla kesilip duvarlara uygulanmasının ardından bir çelik levha gibi katılaştığını ve pekleştiğini" söylemişti.
Özcebe, "Binanın ileri geri sarsılması ile odalar arasındaki tuğla dolgu duvarlar, koz helva gibi ezilebilir ve patlayarak çökebilir, insanları öldürebilir. Bunu engellemek için yapının ileri geri oynamasını azaltmak, yani soğukluğunu artırmak gerekiyor. İşte karbon lifli polimerlerle güçlendirilen tuğla duvarlar bunu sağlıyor. Binanın katlar arası ötelenmesini belirli sınırlar içerisinde tutarak bu duvarların çökmesini engelliyoruz. Bir bakıma binanın yapısal sistemi bir kutu gibi davranıyor deprem anında. İleri geri kontrolsüz bir şekilde salınması engellenen binanın da depremde zarar görme riski en aza iniyor. Yeni oluşturulacak olan sistemin hem duvarlara hem de betonarme kolon ve kirişlere çok düzgün bir şekilde bağlanması gerekli." demişti...
Özcebe, yıkılması gereken beş milyon binadan bahsedildiğini bu yapıların hepsini yıkıp yerine yenisini yapmanın çok büyük bir hayalperestlik olduğunu da sözlerine eklemişti.
***
Konuyu ben de "Depreme ve bölücülüğe karşı bilimsel formül!" başlığıyla incelemiştim:
"Görüldüğü gibi bir binanın depremde yıkılmaması için ''bütünlük içinde'' olması gerekiyor. Sosyal depremlerde yıkılmamak için de son deprem sırasındaki alarmı dikkate alarak, toplumsal bütünlüğü güçlendirecek polimerler kullanmak gerekir.
Millî, dini ve insani idealler hâlâ farklı siyasi grupların elinde siyasi istismar vasıtasıdır. Bunların yanına da etnik kökene, mezhebe veya tarikata, cemaate bağlı insanların birbirinden çok farklı ideallerini eklerseniz, büyük bir sarsıntıda o toplumun birlikte meydana getirdiği güçten eser kalmaz. Dolayısıyla yıkıntının altında 7''den 70''e herkes kalır!
Türkiye binasının duvarlarını sağlamlaştırmak, ancak millî bütünlük kurulabilirse mümkün olabilir..
Küreselciler, yabancı fonların da desteğinde bilimsel yöntemlerle bölücülük yapıyor, matematik formüllerini kullanıyor ve toplumun ''En Büyük Ortak Bölen''lerini ''egemen medya''da öne çıkarıyor.
Bütünlüğü sağlamak isteyenler ise toplumun ''En Küçük Ortak Kat''larını geliştirmeli. Çözüm bu kadar basit aslında! Mesele uygulayabilecek kadroyu bir araya getirmekte ve iktidar yapmakta..."
***
Aradan 12 yıl geçti... Yıkılması gereken beş milyon bina yıkılmadığı gibi, bina stokuna milyonlarca bina daha eklendi. Karbon kaplama sistemi ise çok az sayıda binada kullanıldı. Oysa binalar yıkılıp yeniden yapılana veya ada bazlı kentsel dönüşüm tamamlana kadar karbon kaplama sistemi, depreme karşı kurtarıcı bir yöntem olabilirdi. Tabii bunun için hükümetin bina sahiplerini böyle bir önlem almaya teşvik veya mecbur etmesi gerekirdi...
Şimdi birkaç yıl içinde İstanbul''u yıkıp yeniden yapmak mümkün olmadığına göre hiç değilse karbon kaplama sistemiyle bütün binaları depreme dayanıklı hale getirmek mümkün...
Tabii milletin birliğini sağlayan, Türkiye''yi Türkiye yapan kurucu ilkelere, yani Anayasa''nın ilk dört maddesine de sıkı sıkı sarılmak gerekir...