Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Denktaş'ın izindeyiz; 'Egemenlik' diyoruz

Rum tarafındaki gerginliğe, başlattıkları diplomatik girişimlere, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) yetkililerinin açıklamalarına bakılacak olursa, önümüzdeki günlerin KKTC ve Anavatan Türkiye için çetin mücadelelerle geçeceğini öngörmek yanlış olmayacaktır.

Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki proaktif siyaseti, Libya ve KKTC ile yapılan anlaşmalar sonrasında belirlenen Mavi Vatan sınırları, Yunanistan'ın Ege'de Lozan ve Paris anlaşmalarını yok sayarak adaları silahlandırmasına karşı Türkiye'nin girişimleri, Rum-Yunan ikilisinin tüm planlarını bozmuştur. Rum-Yunan ikilisi soluğu, üyesi oldukları AB'de almış ne var ki AB içerisindeki çıkar çatışmaları neticesinde Türkiye'ye karşı yaptırım uygulanması gerçekleşmemiştir. AB'nin 20 Ocak'ta göreve başlayan Biden ile birlikte KKTC ve Türkiye'ye karşı ortak bir siyaset geliştireceği artık gizli değildir. Bu bağlamda AB yaptırımları, Kongre'nin S-400 konusu üzerinden yeni yaptırımları uygulamaya koyması için kapalı kapılar arkasında görüşmeler sürmektedir. Türkiye ve KKTC yıllardır ilk kez emperyalist Batı'nın çıkarlarına karşı bu denli kararlı ve dik durmaktadır. Bundan geri adım atılmaması şarttır. Yedi düvele karşı Türkiye karşı durabilecek midir? Türkiye yeni işbirlikleri ile Batı'nın muhtemel saldırılarına karşı koyabilecektir. Türkiye başta Rusya, Çin, İran olmak üzere bölgemizdeki ülkelerle ilişkilerini geliştirmeli, Avrasya siyasetini derinleştirmelidir. Avrupa'daki mütteffiklerimiz İspanya, Portekiz ve İtalya ile işbirlikleri güçlendirilmelidir. Almanya'da iktidardaki Başbakan Angela Merkel'in Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) genel başkanlığına Türk dostu; Ankara ile yakın diyalogdan yana olan Armin Laschet'in seçilmiş olması doğru değerlendirilmelidir. Türkiye AB'a işbirliği ve diyalog çağrılarını yinelemeli, ancak hakkından hukukundan vazgeçmemeli, ahlaksız teklifleri de reddetmelidir.

Tatar: Doğru yoldayız

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz Cuma günü Cumhuriyet Meclisi'nde temsil edilen siyasi partilerin başkanlarıyla Cumhurbaşkanlığı'nda görüştü. Toplantının ardından açıklamada bulunan Tatar, Kıbrıs görüşmeleri ve diğer konuların ele alındığını söyledi. Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Kıbrıs meselesi ile ilgili çeşitli temaslar olduğunu belirten Tatar, BM ile görüştüklerini ve Türkiye ile de çeşitli istişareler yaptıklarını anımsattı. Tatar, Türkiye ile uyum içinde çalıştıklarını, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin de KKTC'nin bölgedeki gücünü artırdığını ifade ederek, Kıbrıs'ta, bölgede herkesin kazançlı çıkacağı bir uzlaşıya varılmasının herkesin faydasına olacağını vurguladı. Kıbrıs'ta iki devletli çözüm konusunun Kıbrıs Rum kesiminde de gündem oluşturduğunu dile getiren Tatar, "Doğru yoldayız, Kıbrıs Türk Halkının hak ve çıkarlarını korumada önemli bir aşamaya gelindiğini görüyoruz. 5+1 görüşmesinden sonra durumun tekrar değerlendirilmesi gerekir" dedi.

Rumlar panikte!

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis geçtiğimiz hafta Ulusal Konsey'i toplayarak Kıbrıs sorunu konusundaki gelişmelerle, özellikle Lute'un ziyareti ve Şubat/Mart ayında toplanması beklenen 5+BM Konferansı ile ilgili siyasi parti başkanlarına bilgi verdi ve görüş alışverişinde bulundu. Toplantıda 5+BM Konferansına katılarak BM parametreleri ve Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda federasyon çözüm modelinden sapılmaması görüşü hakim oldu. Anastasiadis tüm parti başkanlarını 5+BM toplantısında kendisine eşlik etmelerini istedi. Rum tarafı, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın ortaya koyduğu siyasete doğal olarak direnecektir. AB ve BM yeni Türk siyasetini bir şekilde geri döndürmeye çalışmaktadır. Bu yönde Türk tarafına geri adım attırma stratejileri üretilmektedir. Şimdiden Türk tarafının siyasetini manipüle etmeye yönelik çirkin adımlar atılmakta, söylemler havada uçuşmaktadır. Türk tarafının iki devletli çözüm konusundan geri adım atmaması halinde Kıbrıs Türkleri'nin AB pasaportlarının, vatandaşlıklarının iptal edileceği tehdidi yapılmaktadır. Kıbrıs Türk Halkının AB pasaportu ile devletimiz KKTC arasında tercih yapmaları istenecektir. Kıbrıs Türkleri'nin tercihi muhakkaktır ki; devletimizden yana olacaktır. Rum tarafı ve AB 18 Ekim mesajını doğru okumamakta ısrarlıdır. Kıbrıs Türk halkının iradesi 18 Ekim'de 'Devletim', 'Egemenliğim' ve 'Anavatanım' demiştir. Kıbrıs Türkü Ebedi liderimiz Denktaş'ın her vesile ile tekraraladığı Devletine, Egemenliğine ve Anavatan Türkiye'ye sahip çıkmayı sürdürecektir. 18 Ekim'de göreve getirilen Cumhurbaşkanı Tatar, rahmetli Denktaş'ın, Dr. Küçük'ün izindedir ve bize emanet edilen devletimizin gelişmesi ve tanınması için üzerine düşeni yapacaktır. Geri adım yoktur, kazanan Kıbrıs Türk Halkı, Büyük Türk Milleti olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları