Demokrasinin üzerindeki son bulut!

Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen üçüncü defa Cumhurbaşkanı adayı olan Tayyip Erdoğan, Danıştay'ın 155'inci kuruluş yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmada, 2017'deki Anayasa değişikliğiyle ülke tarihinin en önemli yönetim reformlarından birini gerçekleştirdiklerini belirterek "Türkiye'yi, millî irade eliyle hazırlanmış sivil ve özgürlükçü bir Anayasa'ya kavuşturmak istiyoruz. Bunu başarmamız, demokrasimizin üzerindeki son bulutların da dağılması anlamına gelecektir. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden biri bu olacaktır. Seçimlerin ardından bu konuyu, hem milletimizin hem Meclisimizin gündemine tekrar taşıyacağız." dedi.

Peki "demokrasinin üzerindeki son bulut" neymiş acaba?

Bunu, 2017'deki Anayasa değişikliği paketini hazırlayanların açıklamalarından okuyalım:

Anayasa değişikliklerinin kim tarafından ve nasıl hazırlandığı, Habertürk'te, Fatih Altaylı'nın Teketek programında ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştı:. Cumhurbaşkanı başdanışmanı Şükrü Karatepe, Altaylı'nın "perde arkası"nı sorması üzerine şu bilgileri vermişti:

-Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yeni anayasa ve başkanlık sistemi üzerine çalışma yapmak için oluşturduğu bir heyet var. Bu heyetle ortalama ayda bir toplandık ve toplamda 4 metin hazırladık. Önce anayasanın dayanacağı felsefeleri açıklayan bir metin hazırladık. İkinci olarak; bu ilke ve felsefeleri hayata geçireceğimiz, sıfırdan 100 maddelik bir anayasa yazdık. Yeni bir anayasa çıkarmak şu an için zor görününce, mevcut Anayasa'yı 40 maddeyle başkanlık sistemine dönüştürdük. Son olarak daha kısa hale getirmek amacıyla sadece yasama ve yürütme ile ilgili değişikliklere odaklanan, 20 küsur maddelik bir metin hazırladık.

- Kimlerden oluşuyordu ekip?

-15 kişiye yakındık. Bir kısmı zaman içinde değişti. Doğrudan Anayasa ile ilişkin 10 arkadaşımız vardı. Anayasa Mahkemesi'ne üye olarak atanan arkadaşımız Yusuf Şevki Hakyemez, Yavuz Atar, Cumhurbaşkanı danışmanlarından Mehmet Uçum, Özlem Zengin ve Şeref Malkoç... Ayrıca İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Haluk Alkan ve Gazi Üniversitesi'nden Prof. Gonca Bayraktar da vardı.

Bir gün Devlet Bahçeli, 'Artık bu durum değişsin, fiili durumu anayasal hale getirelim' diye sürpriz bir açıklama yapınca bizi partiden çağırdılar. Bizim heyetle beraber AK Parti'den arkadaşlarımızın katıldığı karma bir çalışma grubu oluşturduk."

- Başbakanlık'taki ekipte kimler vardı?

-AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Mustafa Şentop ve eski başkan Prof. Burhan Kuzu eklendi. Sonra elimizdeki 20 küsur maddelik değişikliği MHP'ye sunduk. Onlar da bunu incelediler ve (…) sonuçta bu metin ortaya çıktı.

***

Karatepe, 1994'te Refah Partisi'nden Kayseri Belediye Başkanı seçilmiş ama 10 Kasım 1996'da katıldığı Atatürk'ü anma töreninden sonra, "İçim kan ağlayarak, bugünkü törenlere katıldım. Bu düzen değişmeli... Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola, harman ola, Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin" diye konuşmuş ve bu sözlerinden dolayı "halkı kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" suçlamasıyla mahkûm olmuş, 1 yıl hapis yatmış ve 5 yıl siyasetten uzak kalma cezası almış bir kişidir.

Anlaşılıyor ki Karatepe, Anayasa değişikliklerini hazırlarken "içindeki nefreti" frenlemeye çalışmış! Nefretini, bahsettiği "100 maddelik anayasa"ya saklamış...

***

Anayasa değişikliği metnini bizzat yazdığını söyleyen Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Mehmet Uçum ise yeni Anayasa'nın nasıl olacağı konusunu, şöyle yazmıştı:

"Kürt politikası, Türkiye'nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir ve 'yeni anayasal sistemin bir boyutudur. 'Türkiye'ye özgü 'başkanlık modeli', üniter yapı içerisinde 'adem-i merkeziyetçiliğin geliştirileceği' bir esasa dayandığından 'Kürtlerin yaşadığı bölgeler' de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü 'yerel-bütünleştirici merkez yapısı'nı kurmak hedeftir.

'Bu siyasal perspektif yeni Anayasa ile başlayacak bir hukuk reformu sürecini zorunlu kılıyor.' Ancak bu reform süreci, 'Türkiye milletinin inşa süreci'ni tamamlayıp güvence altına alabilir.

Yani 'dışlayıcı ve baskıcı Türk milleti'nden 'kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye milleti'ne geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur."

***

Görüldüğü gibi Erdoğan'ın danışmanları, "demokrasinin üzerindeki son bulut" olarak doğrudan Türk Milleti'ni görmektedir. Karar sizin...

Yazarın Diğer Yazıları