Delege sistemi doğru mu?
Türkiye’de seçmen sayısı Mayıs 2023 itibarıyla 64 milyon 197 bin 419 olarak açıklanmıştı.
Bu sayı ölenler ve seçmen yaşına girenler nedeniyle sürekli değişiyor ama her geçen gün bir artış yaşandığını söylemek mümkün.
Böyle bir tablo içinde şu soru akla geliyor:
“Ana muhalefet partisi CHP’nin önümüzdeki günlerde yapılacak kurultayda liderini sadece bin 370 delegenin seçmesi doğru mu, dahası demokratik mi?”
Medyada yer alan haberlerde delege ağalığından söz ediliyor, bazı delegelerin çeşitli yollarla şu ya da bu adaya oy vermesi konusunda yönlendirildiği söyleniyor.
...
Bana kalırsa delege sistemi yanlıştır.
Partilerin genel başkanlarını delegeler değil üyeler belirlemelidir.
Cumhurbaşkanı ile iktidara gelecek partiyi bile seçmenler bizzat seçerken parti genel başkanlarının kaderini bir avuç delegenin eline bırakmamak gerekir.
CHP’nin 1 milyon 369 bin 430 üyesi bulunuyor.
Lider seçimini direkt olarak üyeler yerine yaklaşık her bin üyeyi temsilen bir delegeye bırakma uygulamasından vazgeçilmelidir.
...
Tabii CHP için söylediklerim diğer partiler için de geçerli.
Onlar da lider seçimini üyelere bırakmalıdır.
Delegeler yerine partili üyelerin seçtiği liderler koltuklarında kesinlikle daha güçlü otururlar.
Ve başarısız liderleri değiştirmek partiler için bugünküne kıyasla herhalde çok daha kolay olur.
Futbolda kadın farkı
UEFA Uluslar C Ligi’nde Lüksemburg’u 1-0 mağlup eden Kadın Futbol Millî Takımımız B Ligi’ne yükseldi.
Maçı TRT Spor’da izlerken erkeklerin oynadığı futbolla kadınların oynadığı futbol arasında radikal farklar olduğunu anladım, şu notları aldım:
-Erkek futbolcular yeşil sahayı kocaman bir tükürük hokkası gibi görürler. Kalecisinden stoperine, bekinden santrforuna kadar hemen hepsi durup durup tükürür. Kadın futbolcular arasında ise sahaya tüküren bir kişi bile görmedim.
-Erkek futbolcular ceza sahasına girince hakem penaltı versin diye artistik bir şekilde kendilerini yere atarlar. Bazı hakemler buna kanar penaltı düdüğünü çalar. Kadın futbolcularda ise böyle bir harekete rastlamadım.
-Erkek futbolcular hakemin en küçük hatalı bir kararında adeta kıyameti koparır, tepki üstüne tepki gösterirler. Kadın futbolcular ise hatalı kararları olgunlukla karşılıyor, sanki “İnsanlık hali, herkes hata yapar” deyip geçiyorlar.
-Erkek futbolcuların bazıları takımları maçı kaybettiğinde saldırganlaşıyor, rakip oyuncuların üstüne, “Sen bittin oğlum!” diye yürüyorlar. Kadın futbolcuların hiçbiri ise maçı kaybetseler bile “Sen bittin kızım!” diyerek rakiplerinin üstüne yürümüyorlar.
-Erkek futbolcular, teknik direktörleri kendilerini bir diğer oyuncuyla değiştirdiklerinde genellikle tepki gösterir el kol işaretleri yaparak öfkeli biçimde yedek kulübesine yönelirler. Kadın futbolcular ise oyundan alındıklarında güle oynaya çıkıyorlar.
-Erkek futbolcuların teknik direktörleri de âlemdir. Bazıları saha kenarında sinir krizi geçirir, saçını başını yolar, yardımcı hakemlere saldırır, tribündeki seyircilerle tartışır, beş on dakika önce sahaya çıkmadan verdiği taktiklerin tümü yanlışmış gibi durup dinlenmeden kendi futbolcularına bağırır, yeni taktikler vermeye çalışırlar. Kadın futbolcuların teknik direktörleri ise maçı son derece dikkatli ama bağırıp çağırmadan, sinir krizleri filan geçirmeden izliyorlar.
...
Sonuç olarak diyeceğim şu:
Erkek futbolunun kadın futbolundan öğreneceği, ders alacağı çok şey var.