Değişen PKK'nın taktiği mi?...
Bölücü terör örgütü PKK'nın şehir merkezlerinde aldığı ağır darbelerin ardından taktik değiştirdiğini yazıp çiziyoruz. Hainlerin son kahpe saldırıları ile eylemlerini kırsala kaydırdıkları da ortada. Kahraman güvenlik güçlerimizin kırsalda da hainlerin peşini bırakmadığı ve bırakmayacağı da aşikar. Büyük bir mücadele bu... Zamanında yapılan hataların bedelini ağır ödüyoruz. Hâlâ şehit haberleri geliyor. Pisliklerin temizlenmesi hayli zaman alacak; bu belli.
Tam bu aşamada, PKK'nın taktik değişiklikleri hakkında konuştuğumuz terör uzmanı bir üst düzey emniyetçinin tespitlerini ve uyarılarını aktarmak istiyorum. Tabi ki yazılmasına müsaade edilen kadarı ile;
"Son zamanlarda PKK, önceden de kullandığı bir taktiği fark edilecek oranda çok kullanmaya başladı. Öncelikle polis veya askerin dikkatini çekici bir eylem yapıyor. Daha sonra da eylem yerini terk ediyor. Olay yerini incelemeye gelen güvenlik kuvvetleri, dikkatsiz tedbirsiz olurlarsa -ki son zamanlardaki olay ve şehit sayısına bakınca böyle olduğu anlaşılıyor- PKK'nın önceden tuzakladığı mayın vasıtasıyla şehit oluyor veya büyük oranda iş ve moral kaybına neden olan yaralanmalara maruz kalıyor.
Bir süre önce baz istasyonunu yakan PKK'lıların tuzakladığı mayını fark edemeyen, ertesi gün olayı ve olay yerini incelemeye giden 2 polis memurumuz patlama neticesi feci şekilde can vererek şehit oldu. Şehitlerin parçaları neredeyse bulunamadı bile. En son Giresun'daki saldırı da aynı şekilde oldu. Çevre emniyeti almak için resmi ekip otosu ile giden polis daha önceden pusu kurmuş PKK'lılar tarafından tarandı. Daha sonraki incelemelerde ekip otosunun 150'den fazla isabet aldığı anlaşıldı. Her sıkılan kurşunun isabet etmeyeceği göz önüne alınırsa demek ki; 200'den fazla el ateş edilmiş. Bu da standart kalaşnikof için 7-8 şarjör ediyor.. Bu kadar çok mermi sıkıp zaman kaybetmelerine rağmen teröristler pusu kurdukları yerden ayrılıp kayıplara karışmış. Esas planın başka olduğu eski tecrübelerden ders almayan güvenlik güçlerince çok geç anlaşılmış. Çünkü olay yerini incelemeye gelen aralarında özel harekatçıların da olduğu polisler teröristlerin pusu kurduğu yeri incelerken yere döşenen mayın patlamış. Neticede bir özel harekatçı polisin ayağının kopması ile acı bir tecrübe daha yaşandı."
***
Terör ve güvenlik gündemi ile devam edelim;
Yakın geçmiş bir yazımızda Emniyet Genel Müdürlüğü'nün il emniyet müdürleri toplantısının gündemine değinmiştik.. Burada, 1. maddenin, ne hıyanet eylemleri peşinde koşan ülkeyi kan gölüne çeviren IŞİD ne de ülkeyi bölmek, Öcalan devleti için geri sayım başlatan PKK olduğunu söylemiştim. Ulaştığım bilgilere göre, bu toplantının ardından Başbakanlık Müsteşarı'nın başkanlığında yapılan güvenlik zirvesinde de paralel bir gündem takip edilmiş. Saray'ın hoşuna gidecek gündem maddeleri üzerinde epey konuşulmuş!.. Fakat bu toplantıdan hiç memnun olmayan bir kesim var; Milli Savunma Bakanlığı bürokratları... Dinlediklerime göre; Suriye'ye örülen duvarlar konusundaki duyarsızlık fena halde canlarını sıkmış. Suriye sınırımıza örülen duvarın PKK ve IŞİD militanlarını geçiş yaptığı yerlere değil ağırlıklı olarak Türkmenlerin göç yoluna döşendiği dile getirilmeye çalışılmış.. Ama ne fayda!.. Anlayacağınız,Türkmen çığlığı yine duyulmamış.
Toplantı tarihi, Saray'ın "Suriyeliler Türk vatandaşlığı" hamlesinin öncesine denk düşüyor. Bilgileri alt alta koyunca bu akıl almaz hassasiyet daha iyi anlaşılıyor!..
************
ÇİÇEK, GÖKÇEK'LE VURULACAK...
Bir süredir sessizliğini koruyordu... Saray tarafından yakından takip edilen eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ramazan Bayramında bir çıkış yaptı. Çiçek, flaşı, "Şimdi sırada içerideki dostlarımızın sayısını arttırmak var" olan bir demeç patlattı. Saray cemaatinin hiç hoşuna gitmedi Cemil Çiçek'in söyledikleri. Yaylım ateşi başlattılar. O Cemil Çiçek, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik'in başlattığı küskünler hareketine destek vermişti. Cemil Çiçek, "O arkadaşlar için ben şehadet ederim. Partiyi bu noktaya getirmede... Hani soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir derler ya. Bunlar soğanı doğrayan arkadaşlar" demişti. Çiçek, Davutoğlu'nun Başbakanlıktan azledilmesi sürecinde MKYK operasyonunda imza vermeyen 3 isimden biriydi. Dün de çıktı bir haber kanalında Bayramda verdiği demecin devamında şeyler konuştu. Bence söylediklerinin en can alıcı bölümü "başkanlık" değerlendirmesiydi;
"Türkiye dışarıda içeride birçok sorunu olan ülke. 14 ayda 15 ayda bir hükümet değişirse iş yapmaya vakit kalmadan hükümet düşüyor. Başkanlık sisteminde koalisyon olmaz. Koalisyonlarla bu ülkeyi yönetemiyoruz. Bu zamana kadar olmadı. Denge ve denetleme mekanizmalar var mı? Bunun üzerinde durmak gerekiyor. Kuvvetler ayrılığına bakılarak sistem değerlendirilmeli. Bu anayasa kavgaya çanak tutan bir anayasadır. Bu yasal düzenlemeler bir ülkede değişim dönüşüm için çok önemli. Türkiye'de maalesef çok sağlıklı bir siyasi yapı yok. Türkiye'nin muhalefet ayağı uzunca bir süredir topal. Keşke 2 tane 3 tane daha parti olsaydı AK Parti gibi."
Yakın danışmanlarının anlattıklarına göre, R. Erdoğan, Çiçek'in bu çıkışlarını yeni bir parti çalışması olarak görüyor. Erdoğan, Çiçek'e çok kızmış. Söyledikleri o ki; Çiçek'e uyarı ateşleri daha da yoğunlaşacak. Hem de çok yakın arkadaşı Melih Gökçek dosyaları üzerinden. Hazırlıklara son şekli veriliyormuş... Gökçek'in Saray'dan randevu almak için son günlerde çok uğraştığı, çok sayıda aracıyı devreye soktuğu Ankara kulislerinde epeydir konuşuluyordu. İşler, Saray danışmanlarının planladığı gibi giderse Gökçek yaz sıcağında çok terleyecek gibi!..