Davanın asıl savcısı kim?
Edirne Jandarması, Bosnaköy ile Karaağaç Mahallesi arasında, bir kamu kurumu tarafından ayçiçek ekimi için kullanılan tarlada inceleme yaptı. İncelemede tarlada ekili halde 1 milyon 300 bin kök Hint keneviri tespit edildi. Hint kenevirleri sökülerek imha edildi.
Diyarbakır’da da benzer operasyonlar
sürüyor.
Peki ağırlıklı olarak Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki tarlalarda, Hint keneviri ekimi yapıldığını, devletin yerel birimleri bugüne kadar bilmiyor muydu? Ayrıca Afganistan-ABD arasındaki uyuşturucu ticaretinde geçiş ülkesi olan Türkiye’de bu işle ilgilenenler yılda kaç milyar dolar kazanıyor?
Bu operasyonlar, yılda iki trilyon dolarlık cirosu olan bu uyuşturucu ticaretini durduracak mı yoksa önünü daha fazla mı açacak? Yani, bu ticareti kontrol eden CIA yetkilileri, Türkiye’deki muhataplarına “Sizin içeride uyuşturucu üretmenize gerek yok. Biz nasılsa Afganistan’da üretiyoruz. Siz sadece Türkiye’den geçişte güvenliğini sağlayın yeter” mi dedi? Hani IMF üzerinden buğday yasası, şeker yasası diye dayatmışlardı da Türk çiftçisinin buğday ve pancar ekimine sınırlama getirmişlerdi ya tıpkı onun gibi.. Şimdi bir oyuncunun Boğaz’a bakan evinin terasında yetiştirdiği Hint kenevirleri bile sökülüyor... Bu işin altında bir bit yeniği olmasın?
***
Meselenin psikolojik boyutunu Yeşilay Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman açıkladı. Son dönemde ünlülere yönelik gerçekleştirilen uyuşturucu baskınlarını değerlendiren Karaman, “Bu tür haberlerde hep medyatik isimler öne çıkarılıyor. Yeni yetişen kuşaklar için bu görüntüler travmatiktir. Örnek aldığı kişileri ekranda, yasa dışı bir madde kullanımı haberinde izliyorlar. Bağımlılıklar hakkında aileleri, eğitimciler, STK’lar o çocuğa ne öğretmişse hepsi tepe taklak oluyor” dedi. Yani polis, Tarkan gibi Kenan İmirzalıoğlu gibi ünlüleri, uyuşturucu kullanıyor diye teşhir ederse, aslında uyuşturucu reklamı yapmış olur! Bu kadar net! Hem Ergenekon davasında adaletsiz kararların açıklandığı saatlerde böyle bir operasyonun da kamuoyuna duyurulmasına polis dilinde ne denilir herkes bilir? Türk polisini yönetenler, böyle çirkefliklere alet olmamalıdır!
***
Rahmetli Dudayev, şehit edilmeden kısa bir süre önce, kendisine Moskova’daki Çeçen mafyası sorulduğunda, “Bir ülkede polis varsa mafya yoktur. Mafya varsa, polis yoktur” demişti. Şimdi bu ülkenin sokaklarında alenen uyuşturucu satılırken, Yeşilay başkanına göre uyuşturucuya başlama yaşı, 13,8’e kadar düşmüşken, polisin dağıtıcılarla uğraştırılması komik değil midir? Bir ülkede uyuşturucu ticareti o ülkenin devlet birimlerinin dahli olmadan yapılamaz! Onun için, böyle ucuz yöntemlerle meselelerden habersiz çoluk çocuğu kandırmak mümkündür ama, sonunda herkes gerçeği öğrenir.
***
Yine Gladio’nun, milli direnişin kırılması için örgütler kurarak veya kurulmuş göstererek sonra da “onların üzerine yıkılacak eylemler” yaptırarak ulaştığı sonuç da buna benzerdir. Kısa bir süre halkı kandırabilirsiniz ama sonunda gerçekler ortaya çıkar.
Zaten Kemal Kılıçdaroğlu gerçeği açıkça söylüyor:
“Bir siyasi otorite, bir mahkemede iddia makamındaysa o mahkemeye siz olağan mahkeme olarak bakamazsınız, siyasi mahkemedir, siyasi talepleri yerine getirir bu mahkemeler. Biz bu yargılamaları meşru yargılama olarak görmüyoruz.”
Peki operasyonlar başlamadan önce, iddia makamındaki özel yetkili savcılara Amerikalı bir savcının iki defa seminer vermesi manidar değil midir? Amerika, niçin bu adaletsiz kararlar üzerinde yorum yapmıyor? Çünkü davanın asıl savcısı Amerika’dır.