Darbeye kim zemin hazırlar?
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 12 Eylül 1980 darbesinden önce komuta kademesinin anarşi ve terör olaylarını engellemeyerek darbeye meşru zemin yarattığını söylemesi ve “Kanlar akıyordu, çünkü Sayın Evren’in Çankaya’ya çıkması gerekiyordu” demesi hâlâ anlamlı görünüyor. Çünkü hâlâ darbe ile yatıp darbe ile kalkıyoruz.
Yoksa Demirel, benzer sözleri daha önce de söylemişti.
Demirel, İkinci Ordu Komutanlığı da yapan emekli Orgeneral Bedrettin Demirel’in kendisine 12 Eylül darbesi için “Biz buna bir sene evvel karar vermiştik, ama olgunlaşmasını bekledik” dediğini de belirtti.
* * *
Peki darbenin sonucu ne oldu?
Sovyetler Birliği dağıldı!
Dönemin son KGB Başkanı’nın Mehmet Ali Birand’a 32. Gün’de açıkladığı gibi “Sovyetler Birliği, güneyindeki sivil direnişi kıramadığı için dağılıverdi.”
Sovyetler Birliği’nin güneyindeki sivil direnişten kasıt, Türkiye, İran ve Afganistan’daki direniştir.
İran’da komünist TUDEH Partisi, İslam devrimini desteklemişti. Ancak devrimden sonra tamamen tasfiye edildiler. Afganistan’da ABD destekli mücahitler, Sovyetleri geri çekilmeye mecbur etti. Türkiye’de ise Ecevit devrim için silahlı mücadeleye gerek olmadığını, kapının üzerinde bulunan demokrasi anahtarını çevirince duvarın öbür tarafına geçilebileceğini savunuyordu ama ABD’nin “Yeşil Kuşak Projesi” gereği oluşturulan sivil yapılanmalar, bu süreci durdurmaya çalıştı. Komünizmle Mücadele Dernekleri ile başlayan süreç, solun kır ve şehir gerillası yöntemlerini benimsemesine karşılık devlet gözetiminde komando kampları kurulması ve anti komünist bir nesil yetiştirilmesi ile devam etti. Buna rağmen, Fatsa örneğinde olduğu gibi ülkede yer yer kurtarılmış bölgeler ilan edilmeye başlandı. 1971’de 12 Mart cuntası ile 9 Mart cuntasının önünü kesen Amerika açısından Türkiye’nin Sovyet blokuna dahil olmaması için darbeden başka yol kalmamıştı. Yani Türk gençleri, birbirlerini ABD ve Sovyetler Birliği’nin dünya hakimiyeti mücadelesi uğruna harcadı. Türkiye, Sovyet hegemonyasından kurtulmuş oldu ama kendi eliyle daha önce girmiş olduğu Amerikan boyunduruğundan kurtulma şansını kaybetti. En azından uzun bir süre için..
* * *
1960 ve 1980 darbeleri, 1971 muhtırası, 28 Şubat postmodern darbesi ve 27 Nisan İnternet uyarısı, sonuç olarak ABD’nin Türkiye’deki hâkimiyetini kuvvetlendirmesine yol açmıştır. O halde sivil milli güçlerin, darbeciliği desteklemesi ahmaklıktır. Hem darbecileri destekleyen hem de milli olduğunu iddia edenlerin, aslında “kullanılan elemanlar” olduğu açıktır.
Türkiye’de dış istihbarat servislerinin yaptıkları hariç, büyük terör olayları ve suikastlar hep darbeyi olgunlaştırmak hedefine dönüktür. Türkiye, bu karanlık süreci aydınlatabilirse, nasıl büyük bir belâ ile karşı karşıya olduğunu daha iyi anlayacaktır.
Mesela Ahmet Özal’ın dikkat çektiği 1993 yılındaki olaylar, bu cümledendir. Uğur Mumcu’nun öldürülmesi, Türkiye’yi İran ile savaşa tutuşturmak için girişilmiş bir psikolojik operasyon cinayetiydi. Sekiz defa aydınlatılan bir cinayet olur mu? Hep yalan söylediler!
Sivas’taki Madımak olayları, 33 silahsız erin PKK’nın insafına terk edilmesi gibi cinayetler hep bu dönemde işlenmiştir. Bu karanlık eylemler aydınlatılmadan, Türkiye’nin, Türk Milleti’nin huzur bulması mümkün değildir.
Darbeye kim zemin hazırlar?
Darbe kimin işine yarayacaksa onlar değil mi?