Danıştay Başkanı'ndan kolluk güçlerine: "Tazminat ödersiniz"

Danıştay Başkanı Mustafa Birden’in Danıştay’ın kuruluşunun 141’inci yıl dönümü dolayısıyla yaptığı konuşma, “Hukuk devleti nasıl olur?” sorusunun cevabı gibiydi. Birden, önemli uyarılarda bulundu. Bu uyarılardan bazılarını seçerek dikkatinize sunmak istiyorum:
* Yasama organı, kendisine hukukilik veren temel çerçevenin dışına taşmamalıdır. Halen yürürlükte olan 1982 Anayasası’nın değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddeleri ile bu maddelerin göndermede bulunduğu başlangıçta belirtilen temel ilkelere riayet etmek, devletimizin kuruluş felsefesine aykırı olmamak kaydıyla Anayasa’da değişiklik yapılması mümkündür.
* Halk oylaması süreci devam ederken metin değişikliği yapma yoluna gidilmesi, değişikliklerin bir kısmının Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması, Anayasa değişikliğinin görevdeki cumhurbaşkanı ve Meclisin görev süresi bakımından etkisi ile yeniden cumhurbaşkanı seçilebilme imkânı ve sayısına ilişkin hususların hukuki tartışmalara açık bulunması, gündemdeki anayasa değişikliği çalışmaları konusundaki eleştiri ve kaygıların ne derece haklı olduğunun en bariz göstergeleridir.
* Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda yürütme organının temsilcisi olan Adalet Bakanına ve Bakanlık Müsteşarına yer verilmesi ve Kurulun, Bakanın başkanlığında toplanıyor olması, yargı bağımsızlığına uygun düşmediği gibi erkler ayrılığı ilkesi ile de bağdaşır nitelikte değildir. Bunca eleştiriye karşılık, Strateji Taslağında, yasama ve yürütme organlarının Kurula üye seçiminde yetkili kılınmak istenmesi, yargı bağımsızlığını ciddi olarak zedeleyeceği gibi Kurulu, bu organlara karşı bağımlı hale getirecektir.
* Hakim ve savcıları denetleme görev ve yetkisi, Adalet Bakanlığı emrinde çalışan müfettişlere verilmiştir. Bu kurallar gereği hakim ve savcıların özlük ve disiplin işleri, Bakanlık tarafından yürütülmekte; yine Adalet Bakanlığına bağlı adalet müfettişlerince hakimler ve savcılar hakkında düzenlenen hal kağıtları, inceleme ve soruşturma raporları, meslekte ilerleme, yükselme, tayin ve disiplin işlemlerinde birinci derecede etkili olmaktadır. Yargı bağımsızlığının önündeki en büyük engellerden birisi olan bu düzenlemeye son verilmelidir.
* Adalet dağıtımında çok önemli konumları bulunan savcılar, görevlerini yaparlarken, soruşturmaları gizlilik içerisinde yürütmeli, zanlının durumunu gereği gibi dikkate almalı, hukuki konuları teknik yönüyle incelemeli, masumiyet, suçsuzluk karinelerine azami riayet etmeli, insan hakları ihlali oluşturan hukuka aykırı yollara başvurularak elde edilen delilleri kullanmamalı ve hukuken kabul edilebilir somut deliller üzerinden hareket etmelidir.
* Kolluk güçleri, suç delillerinin tespiti, faillerin yakalanması görevini yerine getirirken, yasalarda öngörülen usul ve esaslara kesinlikle riayet etmelidir. Bu konuda Danıştay, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar sebebiyle idare aleyhine açılan davalarda, tazminata hükmedilmesi halinde, idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatın, Anayasa ve Devlet Memurları Kanunu hükümleri uyarınca sorumluluğu saptanan ilgili kişi veya kişilere rücu edilmesi gerektiğine karar vermektedir.


* * *


Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da toplantıda yaptığı konuşmada “Hukukun, hukukçu diye tanımlananlar tarafından örselenmesi, ötelenmesi, etkisizleştirilmesi demokratik bir toplum için düşünülebilecek en büyük kötülük ve felakettir. Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla sınırsız, hukuk kurallarına aykırı, sanık haklarını hiçe sayan yol ve yöntemler izlenemez. Yargılama insanları gafil avlamak değildir” dedi.

Yazarın Diğer Yazıları