Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Daha hassas bir döneme doğru

Vatandaş evet dedi, referandum tamamlandı. Ama tartışmalar sürecek. Özellikle oylamanın meşruiyeti gündeme gelecek. Devlet gücü ve kaynaklarının, valisi, kaymakamı, belediyesiyle alabildiğine kullanıldığı, bazı cemaatlerin, yandaş medyanın amansız gayretleri; Barzani, ABD ve AB dahil dış güçlerin etkisi hep konuşulacak. Mükerrer oylar, ölülerin diri, dirilerin ölü rolü oynaması gibi sahtecilikler belgelenmeye çalışılacak. Referandum sonucunun, araştırma şirketlerinin tahmininin, hatta Başbakanın açıkladığı yüzde 45-55 oranının çok ötesinde farklı çıkması üzerinde durulacaktır. Aynen 2007 seçimlerinde olduğu gibi.
Bu tartışmaların faydası, gelecek açısından olduğu kadar, toplum denetiminin canlı tutulması, sorumlulukların paylaşılması bakımından da önemlidir.
Tabii bu arada AKP’nin hırslı, canhıraş çalışması, muhalefetin yüksek yargıya ait iki kurumun iktidarın denetimine nasıl geçeceğini ve sonuçlarını yeterince anlatamayışı pek görülmek istenmeyecektir.
Bütün bunlar işin tabiatı gereğidir ve ilgililer tarafından tartışılması normaldir.
Bizim için önemli olan ise, anayasada yapılan bu değişikliğin bugün ve yarın için ne ifade ettiğinin iyice anlatılması ve iktidarın bu yolda atacağı adımların takibi konularıdır. Yasaya göre iki ay içinde HSYK ve Anayasa Mahkemesi yeni şeklini alacaktır. Zaman içinde de, yaş haddinden ve süresi dolduğundan görevden ayrılanların yerine, yenileri getirilecektir. Böylece yüksek yargının iki hassas kurumu siyasi iktidarın denetimine önemli ölçüde girmiş olacaktır.
Kısaca ifade edecek olursak, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Hükümet ve Yüksek Yargı tek bir zihniyetin elinde toplanacak, devlet sistemi içinde kontrol ve denge mekanizmaları, iyice ortadan kalkmış olacaktır.
Böylece hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı hangi ölçüde tehdit altına sokulmuş olacak, göreceğiz.
Yine, milletin bütünü için demokrasi, özgürlük, insan hakları, başta güvenlik kişi ve ülke güvenliği ne duruma gelecek, bekleyip göreceğiz.
Özellikle siyasi iktidarın 2002’den beri sürdürdüğü, milli ve üniter devlet yapısının dönüştürülmesine ilişkin hayati önemdeki yeni adımlar dikkatle takip edilecektir. Vatanın bütünlüğü, milletin birliği ve devletin/egemenliğin tekliğini tehdit edebilecek bu adımların her Türk’ü yakından ilgilendirdiği açıktır. Mesela; terörü önleme bahanesiyle önümüzdeki bir, birbuçuk yıl içinde “Özerk Kürdistan yönetimi” kurulacak mı? Yine anayasanın 66. maddesindeki, “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklindeki, ırkçı olmayan hukuki ve siyasi tarif değiştirilip, “Türkiye vatandaşlığı” yapılacak mı?
Bilindiği gibi “Türk” kimliği herkesi kapsayan bir milleti ifade etmekle, bütün modern devletlerde olduğu gibi egemenliği “Bir millet-Bir devlet-Eşit vatandaş” esasına göre inşayı öngörmektedir. “Türkiye vatandaşlığı” ise, egemenliğin sadece bir parçası olarak coğrafyayı, ifade etmektedir. Eğer egemenlik bir milletten alınıp, coğrafya üzerine yüklenmişse, bu durumda devlete istenildiği kadar ortak koşulabilir. Bu durumda “milli” devlet, “ortaklık” devletine dönüşmüş olur. Dünyada, istisna grubuna dahil, Irak ve geçmişteki Yugoslavya gibi rejimler hariç, genel duruma dahil hiçbir ülkede görülmeyen bir devlet şekli ortaya çıkar. Güç kullanılarak böyle bir rejim kurulabilir, ama asla sürdürülemez, iç çatışmayı kaçınılmaz hale getirir. Aynen Irak’ta ve Yugoslavya’da olduğu gibi.
Çünkü nasıl “iffet” ve “namus” ortaklık kabul etmezse, egemenlik de aynen böyledir. Devlet bir millet üzerine kurulur, milletin içindeki bütün unsurları temsil eder. Bu unsurların her biri üzerine devlet kurulmaz. Terör örgütü PKK’nın ve BOP’un bize dayattığı da işte budur.
Anayasanın “Başlangıç” bölümünün kaldırılması da, bu dönemde gündeme gelebilir. Burada ifade edilen ilkeler çok önemlidir. Zira Türk milletinin engin kültür ve medeniyeti ile milli devletimizin kuruluş felsefesi temel alınmıştır. Tartışmalarda pek dile getirilmese bile, göz dikilen, yok edilmek istenen bu bölümdür. Nitekim Ergun Özbudun’un başkanlığında hazırlanan ve adına “Sivil” denilen anayasa taslağında, bu bölüm tamamen çıkarılmış, yerine iki paragraflık renksiz, kokusuz bir metin getirilmiştir.
Evet daha hassas bir döneme
giriyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları