D. Karadeniz'i yabancılar işgal mi etti?

Geçen gün İsrail’den bir haber vardı! Bilginize sunuyorum:
Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimciler, Filistinli bir çobanı vurarak yaraladı ve sürüsündeki koyunlardan 10’unu öldürdü. Olay Nablus çevresindeki Yahudi yerleşimi Yizhar’ın yakınında meydana geldi. Ayn Abus köyü arazisinde sürüsünü otlatan çoban, bir grup yerleşimcinin saldırısına uğradı. Yerleşimciler çobana ateş açtı. Göğsünden vurulduğu bildirilen çoban, hastaneye kaldırıldı. Filistinlilerin iddiasına göre, yerleşimciler çobanın sürüsündeki koyunlardan 10’unu öldürdü. Çobanın kardeşi, “Ağabeyim bana seslenerek yerleşimcilerin köye doğru topluca geldiklerini ve koyunlara da bıçakla saldırdıklarını söyledi” dedi. Yerleşimciler ise olayı farklı aktardı. Yizhar yerleşimi sözcüsü, 3 Arap gencinin yerleşimin içine sızmak istediklerini iddia etti. Sözcü, “Filistinlilerin anlattığı şekliyle bir olaydan haberimiz yok” dedi.

* * *

Bu haberi niçin gündeme getirdim? Dağda çoban olmak, vatan kavgasından uzak olmak anlamına gelmiyor. Hatta çoban, sürüsünü otlatmak için geniş araziye ihtiyaç duyduğundan, savaş da zaten o topraklar için yapıldığından çobanlık bazen en tehlikeli meslek haline gelir! Eski savaşların çoğu otlaklar yüzünden çıkardı!
Diyeceksiniz ki, “Ne oldu, Türkiye’de de çobanlara saldırı mı var?”
Evet, çobanlara saldırı var!
Siyasi iktidar, mera niteliğinde olan yaylalardan kadastro geçirdi. Yaylalarda kimin nesi varsa hepsini kaydetti. Sonra da yaylada beton evi olanların hepsine mahkeme kararı ile üçer bin lira ceza kesti. Yetmedi, hane başına üçer defa da uydurma keşif bedeli yazıldı. Böylece cezalar 4 bin 500 liraya çıktı.
Bu arada, tapu dairesinden kadastro belgelerine bakmak isteyenler, yaylalarla ilgili kayıtların ortadan kaldırıldığını fark etti. Hükümet hem kadastro yaptırıyor, hem de sonuçları saklıyor!
Bu kadastro işi zaten temelinden hukuka aykırı. Özellikle Doğu Karadeniz’deki köylerde yapılan kadastro çalışmalarının tamamı hukuk dışıdır! Çünkü, bu çalışmalar, vatandaşın mülkiyet hakkını gösteren tapu belgelerini hiçe saymakta, yeni kayıtları beyan üsûlüne göre yapmaktadır. Yani dededen kalma tapulu bir arazi, kadastro sırasında kim işgal ediyorsa onun beyanı ile üzerine yazılıyor. Sonra da diğer hak sahiplerinin kendi tapulu arazileri için ilgili kadastro dairesine itiraz etmeleri isteniyor! Ortada tapu varken, böyle niza çıkarmaya, vatandaşı birbirinden şüpheye düşürmeye, hatta kardeşi kardeşe düşman etmeye tapu kadastro yetkilileri mi karar verdi, yoksa siyasi iktidar mı? Böyle rezalet olur mu?
Anlaşılıyor ki Karadeniz yaylaları üzerinde AKP’nin bir plânı var! Yaylaları boşaltmak istiyorlar ama yasal kılıf bulamıyorlar. Vatandaşı, ödeyemeyeceği cezalarla yıldırarak, yazın yaylalara göç etmekten vazgeçirmek niyetinde iseler, bilsinler ki vatandaş bu haksız para cezalarını ödemeyecek, yaylalardan da vazgeçmeyecek! İcra için gelenler de, pişman edilir. Öyle bir tepki konulur ki, partiniz de altında kalır!

* * *


Karadeniz’de dağdaki çobanın evine musallat olan, İsrail askeri, Yunan askeri veya Amerikan askeri gibi yabancı bir güç değil; yaylaları yabancılara satmayı kafasına koymuş siyasi iktidar! Bunun projelerini de bir bakanları açıklamıştı!
Bir tarafta Kürt açılımı, Ermeni açılımı diye vatan toprakları üzerindeki aç gözler tatmin edilmek istenirken, Doğu Karadeniz’deki vatandaşa yaylaya ev yaptı diye dört bin beş yüz lira ceza kesenlerin, Filistinli çobana saldıran İsrailli işgalcilerden ne farkı var?

Yazarın Diğer Yazıları