Cumhuriyet'i geri almak!

14 Mayıs seçimleri, Türk Milleti için bir egemenlik meselesidir!

Anayasa'nın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temeli, "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesine dayalıyken, önce orduya operasyonlar yapılmış ardından 12 Eylül 2010 referandumu ile egemenliğin üç erkinden biri olan yargı, FETÖ'ye teslim edilmiş, 15 Temmuz bahanesiyle yönetim sistemi değişikliği için 16 Nisan 2017'de yapılan referandumla da tek adam sistemine geçilmiştir.

Meclis büyük ölçüde devre dışı bırakılmış, ülke tek bir kişinin kararnameleriyle yönetilir olmuştur.

Şimdi o tek adam, seçim kazanırsa yeni bir Anayasa yapacaklarını söylüyor. Yapacakları anayasada "Türk Milleti" yerine "Türkiye Milleti"ni esas alacaklarını da tek adamın danışmanları defalarca açıklamıştır.

Hani, muhalefete "işgalci" diyorlar ya Türkiye gerçekten işgal edilmiş olsa, işgal kuvvetleri, Türk Milleti'ne, "adını değiştireceğiz" diyemezdi!

***

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de 23 Nisan özel oturumunda bir konuşma yaptı ve "14 Mayıs itibarıyla Türkiye yaşama sevincini geri alacak" dedi. Bu söz bana süreç içinde bir televizyon programına birlikte katıldığımız, eski TBMM Başkanı ve Millî Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un "Cumhuriyeti geri almalıyız. Bu Cumhuriyet, 1923'te kurduğumuz Cumhuriyet değil..." sözlerini getirdi.

Kılıçdaroğlu da 23 Nisan konuşmasında, "Türkiye Büyük Millet Meclisi, kurulmuş bir devletin meclisi değil bizzat kendi iradesiyle kurduğu, kurucusu olduğu bir devletin meclisidir. Hem gazi meclis unvanını taşıması hem de devlet kurucu vasfı nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi dünya siyasi tarihinde, dünya askerî tarihinde ve dünya demokrasi tarihinde seçkin bir yere sahiptir. Ancak üzülerek ifade edeyim ki TBMM, milletçe geçmişimize duyduğumuz saygının ve geleceğimize duyduğumuz güvenin çatısı olmaktan uzaklaşmış bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihsel birikimine tezat oluşturacak biçimde tek adam rejiminin gölgesi altındadır" dedi.

Kılıçdaroğlu, özetle şöyle konuştu:

"Ülke, tek adam rejiminin tahakkümüne teslim edilmiştir. Bu çerçevede yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve diğer tüm özgürlükler ile bilimsel, laik eğitim yerle yeksan edilmiştir. Kamu istihdamında, liyakat ortadan kaldırılmış, kamu yönetiminde kayırmacılık ve yandaşlık hâkim kılınmıştır. Kamu harcamalarında yolsuzluk yöntem olarak benimsenmiş durumdadır. Gençler, kadınlar, çiftçiler, işçiler, iş insanları, bilim insanları bir umutsuzluk sarmalı içine sürüklenmiştir. İnatla sürdürülen yanlış dış politikanın sonucu olarak ülkemiz bölgesinde yalnızlaşmış, milyonlarca göçmene sığınmacıya, mülteciye karşı sınırlarımız korunamamıştır. Ve nihayetinde hayat pahalılığı bir kanser gibi tüm yaşamı sarmış, vatandaşlarımızın geçim gücü neredeyse sıfırlanmıştır. Ancak yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen umutsuz olmak için hiçbir neden yoktur. Çünkü bizler uçurumun kenarındaki yıkık bir ülkeden modern bir cumhuriyet yaratan Mustafa Kemal'in çocuklarıyız.

Meclisimizin açılışının 103'üncü yılında cumhuriyetimizi kalıcı bir biçimde demokrasiyle taçlandıracağız. Demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimiz sadece mazlum milletlere değil tüm dünya demokrasilerine örnek olacak.

Bu dönemi siyaset bilimciler Türkiye Cumhuriyeti'nin çağı olarak niteleyeceklerdir. Bugün için bir kişiye ait olan egemenlik son bulacak. 100 yıl önce olduğu gibi egemenlik kayıtsız ve şartsız millete ait olacak. 14 Mayıs itibariıyla Türkiye yaşama sevincini geri alacak. Türkiye baharını yaşayacak. Türkiye'ye bahar geldiğinde göreceksiniz. Tüm dünyaya bahar gelecek."

***

Kılıçdaroğlu'nun sözleri mükemmel ama ortada çok büyük bir çelişki var!

Bu seçimde, Türkiye'yi tek adam rejimine sürükleyen AKP'lilerin bir kısmı, CHP çatısı altında, Meclis'e girecektir. Söylemlerinden, zihniyetleri hiç değişmediği anlaşılan bu grubun, "AKP'nin yeni anayasası"nı desteklemeyeceğini kimse garanti edemez!

Bu itibarla, Kemal Bey'in Cumhurbaşkanı seçilse bile "Türkiye yaşama sevincini geri alacak" sözünü yerine getirmesinin pek mümkün olamayacağını görüyorum! AKP'deyken sadece grup başkanvekillerinin söyleyebildiği, "Anayasa'dan Türklüğü çıkaracağız" sözünü, şimdi Millet İttifakı'nın içindeyken "parti görüşü" şeklinde olsa da tekrar tekrar açıkladılar! Yarın Meclis'te de aynı tutumu sürdürmeyeceklerini kim söyleyebilir? Kısacası her iki tarafın kadrolarında, vatandaş olarak Türk sayılmaktan rahatsızlık duyan kişiler vardır. Bu kadrolar mı Cumhuriyeti ve yaşama sevincini geri getirecek?

Yanılmış olmayı dilerim ama tablo bu...

Yazarın Diğer Yazıları