Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Cumhur Baba değil Devlet Ana!

Saraydaki muhtarlara " Ey Trump..." diye başlayan konuşmalar yapan Almanya'dan Hollanda'ya "Hey Hollanda... Heyt Merkel..." diye fırça atan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına 2019 seçimlerinde kim çıkabilir?

"İstifa edilecek... et" dediğinde gözyaşları eşliğinde siyasetin öğrenilmiş çaresizliği içinde istifaların geldiği bir Türkiye'dir burası. Bu ülkenin reisin "MTV'yi düşür, TEOG'u kaldır, cam filmini söktür" dediğinde ise "emir demiri keser" anlayışı içerisinde akan suları durduran bir hükümeti var.

Rektöründen kaymakamına, müftüsünden ağır ceza reisine varlığını reisin varlığına adanmış bir bürokrasisi var.

Türkiye dışarıya tek parti yönetimindeki bir parti devleti görünümü sunuyor.

İş adamının "yüz milyon dolarlar" ile havuz oluşturduğu, medyanın yirmi dört saat, tek yanlı, tek yönlü algı yönettiği, linç yaptığı bir ortamda reisin karşısına çıkacak babayiğit aranıyor!

Hele hele parlamento dışından yüz bin imzayı, yüz bin noter tasdikini ve on milyonlarca lira parayı kim nasıl bulacak ve kim aday olmayı düşünecektir?

Abdullah Gül'ü bile linç ettiler!

Asimetrik şartlar altında yapılacak bir seçimin milletin iradesi olarak ilan edilmesi mümkün olmayacaktır. Dahası ülkenin bir önceki Cumhurbaşkanının bir kelime yüzenden adeta linç edildiğine toplum şahit olmuştur.

Adayım demedi. 'AKP'yle yolumu ayırdım' hiç demedi. 'Çıkardığınız KHK'yı destekliyorum ama muğlaklık var' anlamına gelen bir söz etti. Muğlak kelimesi yeri yerinden oynatmaya yetti. Eteğe biriktirilmiş ne kadar taş varsa Gül'e savruldu. Önce yandaş medya mensupları demediğini bırakmadı.

Bütün bunlar Abdullah Gül'ün aday olmasının imkânsıza yakın olmasına karşın yapıldı.

Bizzat "reis" konuyla ilgili şunları söyledi: "Bu husumet kervanına bizim dava arkadaşlarımız nasıl katıldı, katılıyor? Yazıklar olsun". "Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda affedersiniz Bay Kemal'in kayığına biniyorsunuz." 'Bu trenden düşenler, düştükleri yerde kalırlar' vb."

Eski bir cumhurbaşkanının bir kelimelik eleştirisine karşı gösterilen tepki, muhtemel eleştirilerin önünü kesmeye daha doğrusu da aklından Cumhurbaşkanlığı adaylığı geçirenlere verilmiş bir mesajdı. Ezeriz, çiğneriz, yok ederiz mesajı!

Dahası 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde devletin, belediyelerin, televizyonların, sermayenin, sivil toplum kuruluşlarının, yargının, yürütmenin, yasamanın, rektörün, müftünün reisin yanında seçime gireceği açıktır.

Yaşananlar tahammülsüzlüğün ve hoşgörüsüzlüğün zirveye vurduğunu göstermektedir.

Türk Milletinin Devlet Ana'ya ihtiyacı vardır!

Yandaş dünyanın resmi adayına karşı çıkan herkesi anında "gayrimillî", "yabancı" ve "FETÖ projesi" olarak sunan bir ahlak anlayışı her yanı sarmıştır.

Ot, et, saman, mercimek ithal ederek yerli olunuyor. Bu yerlilik değil yabancılaşmış yerliliktir.

Süleyman Şah Türbesini terk ederek kaçanlarla ABD'nin BOP Eş Başkanı olanlar nasıl kendilerini millî olarak ifade edebilirler. Hele hele devletin temelindeki kurucu irade olan Türklüğü bölücülük olarak ilan edenlerin dahası milliyetçiliği ayakaltı edenlerin nasıl millî olduklarını açıklamaları gerekmektedir.

Millîliği ve yerliliği en son ağzına alması gereken iktidar mensupları şark kurnazlığı yapıyor.

Türk Milletinin aklıyla alay etmeye bu iktidarın ve yandaşlarının hiç hakkı yoktur.

Gelinen aşamada Türkiye'nin en büyük sorunu öz güven, adalet, şefkat, birlik ve bütünlük duygusudur. Bağırıp çağırmak, ötekileştirip ayırmak, bölüp kamplaştırmak siyaset olmaktan çıkmalıdır.

Toplumun ayırana, buyurana, yandaşı doyurana değil; kimsesizi kayırana, haklıyı koruyana ve herkesi bir araya toplayana ihtiyacı vardır. Ülkenin "her şeye müdahil" olan, her gün konuşan "vurdu mu oturtan", acımasız bir Cumhur Baba'ya değil; şefkat, merhamet ve adalet duygusuyla donanmış bir Devlet Ana'ya ihtiyacı vardır. Türk Milleti de bu ihtiyacın farkındadır!

Yazarın Diğer Yazıları