Çözümü tekrar düşünmek

Çözüm sürecini yeniden aklından geçiren, Türkiye'yi ve onun bütünlüğünü gözüne kestirmiş demektir... Çözüm süreci yıllarında bölgede devletin sadece adı kalmıştı, bu defa adı da kalmaz... Bu kadar net...

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İlnur Çevik'in seçimlerden sonra yeniden çözüm sürecine dönülebileceğine dair sözleri, daha önce 'Artık tarih oldu' denilmeyen, 'buzdolabı'nda olduğu söylenen süreci hatırlattı ister istemez...

Ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın "Sayın Cumhurbaşkanımızın gündeminde yeni bir çözüm süreci yahut açılım gibi bir konu yoktur" açıklamasıyla Başdanışman'ı yalanladı... Doğrusu beklenen sadece yalanlamak değil, Başdanışman'ın başdanışmanlığını da derhal sona erdirmekti...

Ayrıca Kalın'ın açıklamasında yer alan "Geçmişin ret, inkâr ve asimilasyon politikaları Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortadan kaldırılmıştır" ifadesi, Türkiye Cumhuriyeti devletini önceki dönemlerde 'asimilasyon yapmakla suçlama' ve 'devlet adına itiraf etme' anlamına gelmektedir... Bu dil, çözüm sürecine hâkim olan dilin maalesef kötü bakiyesidir...

***

Açılım kurban isterken bu ülkede İçişleri Bakanı'nın nasıl değiştirildiğini unutmadık... Ve ardından BDP sıralarından yükselen zafer nârâlarını...

O 'psikolojik sınır'ın Sivas'a çekilmesinden sonra PKK uzantısı sözde sivil siyasetçilerin "Senin devletin bana söz verdi" diye askerlere çıkışmalarını, "Burası Kürdistan! Gidecek olan varsa sizsiniz" diyerek polis tokatlamalarını, özerklik diklenmelerini...

'Türk ırkı yoktur' diyerek Türk'ü göremeyenleri... Ama Türk'ün yanı sıra, PKK'nın stokladığı patlayıcıları ve silahları da görmeyenleri... Aslında görüp de 'çözüm süreci hatırı'na müdahale etmeyenleri...

Topraklarımız içinde sözde 'şehit mezarlıkları' açılmasını... O mezarlığa terörist heykeli dikilmesini... Dönemin İçişleri Bakanı'nın "Fiberglastan yapılmış" diyerek işi ucuzlatma çabasını...

Nizamiyenin içinde indirilen bayrakları, 'dağa nitelikli çıkışları', üniversite kampüslerinin PKK'nın staj alanına döndürülmesini, katledilen Hasanları, Fıratları...

PKK'dan ve radikal soldan yana tavır koymuş, kimisi ceza almış tiplerin de aralarında bulunduğu âkil adamları, devletimizin adının ve bayrağının tartışılmasını, yeni Türkiye inşasını ve çözüm sürecini hayvanların bile anladığını, bazı insanların anlamadığı budalalığını... "Onların yerinde ben de olsam dağa çıkardım" şeklindeki resmî nitelikli açıklamaları...

Silvan'da askerlerin ilçe merkezinden geçerken, adeta işgalci bir güç geri çekiliyormuş gibi nasıl da ağır hakaretlere maruz kaldığını, 'görmezden gelin' talimatlarını...

'Bu süreç barışı değil, çok daha kanlı bir sürece hazırlık' diye ikaz edenlerin 'kandan beslenmek'le, 'morg bekçiliği'yle suçlandığı günleri...

Terörist Öcalan'ın siyaseti dizayn ettiği, koalisyon ortağı gibi davrandığı, taraftarlarına müjdeler verdiği, Ankara-Kandil-İmralı üçgeninin saygın üyesi muamelesi gördüğü, Nevruzlarda mektuplarının okunduğunu... O esnada liberal sol, pop-İslâmcı, Kürtçü ve İstanbullu beyaz aydınların birlikte sevinç gözyaşı döktüklerini... Cemaat medyasıyla havuz medyasının ortaklaşa 'Kardeşlik kazandı' manşetleri attıklarını...

Bırakılacak denilen silahların bir türlü bırakılmadığını, devletin bütün organlarıyla kandırıldığını/sindirildiğini...

Dağlarda tutunma şansı kalmamış PKK'nın, süreç sayesinde şehirlerde nasıl da 'alan hâkimiyeti' sağladığını, kendince asayiş birimleri oluşturduğunu, devletin savcısının bile kimlik göstermek zorunda olduğu trafik kontrolleri yaptığını, mahkemeler ve üst mahkemeler kurduğunu, 'vergi' topladığını, KCK'nın müstakbel özerklik memurları kadrosu oluşturduğunu, çok daha fazla militan devşirdiğini, teröristler için taziye çadırlarının kurulduğunu, ayaklarına adeta 'özür' mahkemeleri götürüldüğünü, dokunulamaz belediyelerin terörist kamplarına yemek taşıdığını, ihalelerin 'müzahir' tiplere verildiğini...

Ömrünü terörle mücadeleye adamış olanların 'JİTEM'ci, katil, asit kuyucusu, beyaz Torosçu' gibi suçlandıklarını, 6-7 Ekim olaylarını, Ayn-el Arap rezaletini...

***

Tekrar edelim: Çözüm süreci yıllarında bölgede devletin sadece adı kalmıştı, bu defa adı da kalmaz... Bu kadar net...

Yazarın Diğer Yazıları