Çözüm sürecini de TELE 1 mi başlattı?

Gazeteci Merdan Yanardağ, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun, Gazete Duvar’a verdiği röportajda PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ile ilgili, “Demirtaş geçmişte Kandil ile doğru orantılı ilerliyordu. Abdullah Öcalan’la değil. Öcalan ile Kandil arasında bir fark var. Bu fark Çözüm Süreci’nde çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Öcalan daha samimiydi. Kandil’in ve Selahattin Demirtaş’ın sürecin bitmesinde günahı var. Kandil’e isteyerek veya istemeyerek boyun eğdi. Öcalan’ı ve Çözüm Süreci’ni boşa çıkarmada irade ortaya koyamadı” şeklindeki sözlerini, “Ya Galip Ensarioğlu Apo’cu oldu ya da AKP, Abdullah Öcalan’la yeni bir çözüm süreci hazırlıyor. Fakat bu çözüm sürecine, Kandil’in, yani PKK’nın dışarıdaki kanadının ve Selahattin Demirtaş’ın karşı çıkabileceği varsayımıyla onun önünü kesmeye çalışıyorlar” diye yorumladı.

Yanardağ, ayrıca Öcalan’a uygulanan infaz şartlarını, kendisinin Ergenekon davasında tutuklu olduğu süreçle karşılaştırdı ve uygulamanın hukukta yeri olmadığını söyledi... Başka sözleri de var...

***

AKP’nin yeni bir çözüm sürecine hazırlandığını söylemek suç değil. Zaten ortada yaşanmış bir süreç var... Öcalan’a uygulanan infaz şartlarının hukukta yeri olmadığını söylemek de suç değil ama kesinlikle doğru değil!

Zira tutukluluk hâli ile “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasının infazı aynı değildir. Adı üzerinde; ağırlaştırılmış... Bu, diğer mahkûmların yararlandığı hakların çoğundan yoksun bırakılmak demektir ve hukuka da uygundur.

İnfaz şartlarını düzeltmeyi, mahkûma karşı siyasi pazarlık kozu olarak kullanmak ise bana göre hiçbir devlete yakışmaz!

***

Yanardağ hakkında “Suçu ve Suçluyu Övmek" ve "Terör Örgütü Propagandası Yapmak" suçlarından soruşturma başlatıldı. Sonuçta Yanardağ tutuklandı.

Çözüm Süreci’nde PKK temsilcileri ile devlet görevlilerini masaya oturtmak, Öcalan’ın Kandil ile mektuplaşmasını sağlamak, miting meydanında konuşma metnini okutmak, yazdığı 10 maddelik metni, iktidar adına “Dolmabahçe mutabakatı” diye imzalamak, Kandil’e aracı göndermek, güya silahlarını bırakıp gelen birkaç yaşlanmış teröristi sınırda çadır mahkemesi kurarak serbest bırakmak ve sınırdan Diyarbakır’a kadar zafer kazanmış komutan gibi gitmelerini seyretmek, PKK’ya yönelik operasyonlara izin vermemek, örgütün, etrafına hendek kazdığı şehirlere terörist ve silah yığmasına izin vermek, sonra da bu şehirleri geri alabilmek için 800’den fazla vatan evladının şehit olmasına sebep olmak hiç soruşturulmadı!

2009’da başlayan çözüm sürecinin siyasi sorumluları halen ülkeyi yönetiyor ama faturayı Merdan Yanardağ ve 2017’de kurulmuş TELE 1’e kestiler! Öcalan’ı öven yandaş gazetecilere soruşturma açan da olmadı!

RTÜK, TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen sözleri sebebiyle kanala 7 gün yayın durdurma, 5 kez program durdurma ve yüzde 5 idari para cezası verdi.

Bir iki haftalık kapatma cezaları, 12 Eylül darbesi sonrası, sıkıyönetim döneminde verilirdi!

***

Peki, neden böyle oldu? Çünkü tam muhalefet kendi derdine düşmüş ve darmadağın olmuşken, Merdan Yanardağ ve TELE-1’in iktidara karşı kararlı bir duruş sergilemesine tahammül edemediler. Gerçek sebep budur! Tabii “muhalif duruş gösteren gazetecileri yıldırmaya, korkutmaya, sindirmeye çalışıyorlar” deniliyor; doğrudur ama iktidarın, etkinin tepkiye sebep olacağını bilmemesi de mümkün değil...

***

Fransa’da ise Macron’un, sosyal medya kısıtlamalarından bahsetmesinden sonra polis ve jandarmanın terör ve organize suç gibi durumlarda zanlıların telefonlarından gizlice görüntü ve ses kaydı, konum bilgisi almasına izin veren tasarının 3'üncü maddesi Meclis’te kabul edildi.

Türkiye’de bu tür dinlemeler ve kayıt almalar, “terör soruşturması” denilerek yıllarca yasa dışı olarak yapıldı! Başbakan’ın konuşmaları bile kaydedildi! Dinlemeyi yapanlara, işledikleri diğer suçlardan mahkûmiyet aldıkları gerekçesiyle bu suçtan ceza verilmedi! Bu, hukuki bir gerekçe değildir ama herhalde dinlemeyle ilgili bir içtihat oluşmasını istemediler!

Yalnız Fransa’da görüşülen ve kabul edilen tasarının üçüncü maddesi, parlamenter, hâkim, avukat, doktor ve gazetecileri kapsamıyor...

Yazarın Diğer Yazıları