Çözüm, halkın milliyetçiliğe sarılmasıdır...
CHP milletvekili Muharrem İnce, iktidara hitaben “Silivri’de milletvekillerini kaçma şüphesi olduğu için tutuyorsunuz, diğer yandan teröristleri nasıl kaçıracağını düşünüyorsunuz” dedi. BDP’li Altan Tan ise Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumların tabelalarından T.C. ibaresinin çıkarılmasıyla ilgili bir soru üzerine, “Olayın ayrıntısını bilmiyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin adı değişmez herhalde. Hükümetle her konuda anlaşamıyoruz ancak tabii ki devletin adı kalacak ama her cümlenin başına ‘Türkiye Cumhuriyeti’ konulması gerekir mi? Bence gerekmez” diye konuştu.
Şu işe bakın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin adının kalıp kalmayacağı, AKP-PKK ittifakının insafına kalmış görünüyor!
***
Türkiye, işte bu hastalıklı duruma, AKP’nin, gizli gündemlerini, sindire sindire uygulamasıyla geldi.
Esasen bir ülkede, milli kimliği kabul etmeyen marjinal bir grubun, toplumun temel değeri olan İslam dinini kullanarak geleceği yer belliydi.
Fakat, Türkiye’de halkı soymaya dayanan ekonomik düzen, çevrede yer alan ve merkeze yerleşmek isteyen geniş halk kitlelerini o kadar bunaltmıştı ki insanlar “Rejim değişecekse değişsin, bu ülkeyi laikliğe sığınarak sömürenlere hadleri bildirilsin” deme noktasına gelmişti. Şimdi bu kitleler, mevcut düzenin dişleri söküldükçe seviniyor. Bu arada, kendi milli kimliklerinin ortadan kaldırılıyor olmasını ise endişeyle karşılıyorlar ama Tayyip Erdoğan’ı hâlâ milliyetçi zannediyorlar. Belki biraz Erdoğan’ın “Türk Milliyetçiliğini de ayaklarımın altına alıyorum” sözü ile uyanış oldu.. Görmüyorlar ki İslam dinini de yeni sömürü düzeninin uyutma aracına dönüştürdüler.
Türkiye’nin hemen yanıbaşında bir buçuk milyon Müslüman öldürüldü, Suriye’de ölü sayısı 100 bin civarında.. İktidarı destekleyen sözde dini örgütler, Kelime-i Şehadet’in “Muhammedûn Resulullah” bölümünü bile kaldırmak istedi, Avrupa’nın dayatmasıyla “Allah nezdinde hak din İslâm’dır” ayetini camilerden çıkardı! Ama Müslümanların derdi hâlâ laiklikle ve orduyla..
***
Bir de Tayyip Erdoğan, Kızılderili sözlerini kullanarak çevrecilik yapmıyor mu? Yahu, genetiği değiştirilmiş pirinçleri Türk halkına yediren kimdir? ABD’den Türkiye’ye GDO’lu pirinç getirilmesinin yolunu açan kimdir? Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, “Başbakanın ve AKP’nin, doğaya karşı işledikleri suçlar ve yanlış uygulamalar sebebiyle, Türk halkından özür dilemesi, çevreci pozlar takınmalarından çok daha akıllıca bir davranış olacaktır” diyor..
***
Aslında biz her zaman söyledik ki “Kendi millî ve dini kimliğini benimseyememiş insanlar, hem kendilerine, hem içinde bulundukları topluma zarar verir. Çünkü halkın temel değerleriyle çatışma içine düşmüşlerdir. Bu hastalığın tedavisi şarttır. Hangi görüşe sahip bulunursanız bulunun, bu gerçekliği kabul etmek aklın ve bilimin gereğidir. O halde millî ve dinî kimliği birbirine aykırı unsurlarmış gibi ele almak, birbirinin alternatifi gibi takdim etmek, bu yüzden çağın şartlarına uyum sağlayamamak da aynı derecede hastalıktır ve tedavi edilmelidir. Türkiye’nin çözümü, sosyal psikolojide aranmalıdır..”
***
Bu tür hastalıklar, sadece bizim toplumumuza has değildir. Hatta karşılaştırma yapılırsa, Türkler, en iyi durumda olan milletlerden sayılabilir. Sovyetler Birliği’nin, Yugoslavya’nın parçalandığı, Afganistan ve Irak’ın işgal edildiği, Suriye’nin iç savaşa sürüklendiği, Arap Baharı adı altında, İslam ülkelerinin Amerika’nın yörüngesine oturduğu, “22 İslam ülkesinde harita değişecek” denildiği bir ortamda “rasyonel” olarak milliyetçiliğe sarılmaktan başka çare yoktur! Çözüm, halkın milliyetçiliğe sarılmasıdır. Aydınlara düşen, işte bunu sağlamaktır...